- 
                        
                             
 
	Eûzu billahi mine’ş-şeytani’r-racim	
 Kovulmuş Olan Şeytanın Şerrinden Allah’a Sığınırım
 
 78. Nebe Sûresi ( سُورَةُ النَّبَأِ ) Surah An-Naba
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Amme yetesâelûn(yetesâelûne).	
	( 1 )   Neyi soruşturuyorlar?	
		
	( 2 )  Anin nebeil azîm(azîmi).	
	( 2 )   Büyük haberden.	
		
	( 3 )  Ellezî hum fîhi muhtelifûn(muhtelifûne).	
	( 3 )   Ki onlar, onun hakkında ihtilâf içindeler.	
		
	( 4 )  Kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne).	
	( 4 )   Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir.	
		
	( 5 )  Summe kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne).	
	( 5 )   Yine hayır; elbette görüp bileceklerdir.	
		
	( 6 )  E lem nec’alil arda mihâdâ(mihâden).	
	( 6 )   Arzı döşek kılmadık mı?	
		
	( 7 )  Vel cibâle evtâdâ(evtâden).	
	( 7 )   Ve dağları (yeri sabit tutan) kazıklar (yapmadık mı?)	
		
	( 8 )  Ve halaknâkum ezvâcâ(ezvacen).	
	( 8 )   Sizi çift çift yarattık;	
		
	( 9 )  Ve cealnâ nevmekum subâtâ(subâten).	
	( 9 )   Uykunuzu dinlenme vakti kıldık;	
		
	( 10 )  Ve cealnâl leyle libâsâ(libâsen).	
	( 10 )   Geceyi bir örtü yaptık;	
		
	( 11 )  Ve cealnân nehâre meâşâ(meâşen).	
	( 11 )   Gündüzü geçimi sağlama vakti kıldık;	
		
	( 12 )  Ve beneynâ fevkakum seb'an şidâdâ(şidâden).	
	( 12 )   Üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik;	
		
	( 13 )  Ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(vehhâcen).	
	( 13 )   Parlak ışık veren güneşi varettik;	
		
	( 14 )  Ve enzelnâ minel mu’sırâti mâen seccâcâ(seccâcen).	
	( 14 )   Ve yağmur bulutlarından şarıl şarıl akan su indirdik.	
		
	( 15 )  Li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(nebâten).	
	( 15 )   Onunla taneler ve nebatlar çıkaralım diye.	
		
	( 16 )  Ve cennâtin elfâfâ(elfâfen).	
	( 16 )   Sarmaş dolaş olmuş (içiçe) bağlar ve bahçeler (oluşsun diye).	
		
	( 17 )  İnne yevmel faslı kâne mîkâtâ(mîkâten).	
	( 17 )   Doğrusu, hüküm gününün vakti elbette tesbit edilmiştir.	
		
	( 18 )  Yevme yunfehu fîs sûri fe te’tûne efvâcâ(efvâcen).	
	( 18 )   Sura üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz.	
		
	( 19 )  Ve futihatis semâu fe kânet ebvâbâ(ebvâben).	
	( 19 )   Gökler kapı kapı açılacaktır.	
		
	( 20 )  Ve suyyiratil cibâlu fe kânet serâbâ(serâben).	
	( 20 )   Dağlar yürütülüp serap olacaktır.	
		
	( 21 )  İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden).	
	( 21 )   Muhakkak ki cehennem mirsad olmuştur.	
		
	( 22 )  Lit tâgîne meâbâ(meâben).	
	( 22 )   Azgınlar için meab (sığınılacak yer) olarak.	
		
	( 23 )  Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben).	
	( 23 )   Orada çağlar boyunca (nice devirler) kalacaklardır.	
		
	( 24 )  Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben).	
	( 24 )   Orada bir serinlik ve bir içecek tatmazlar.	
		
	( 25 )  İllâ hamîmen ve gassâkâ(gassâkan).	
	( 25 )   Gassak (irin) ve hamimden (kaynar su) başka.	
		
	( 26 )  Cezâen vifâkâ(vifâkan).	
	( 26 )   Uygun bir ceza (karşılık) olarak.	
		
	( 27 )  İnnehum kânû lâ yercûne hısâbâ(hısâben).	
	( 27 )   Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı.	
		
	( 28 )  Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben).	
	( 28 )   Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.	
		
	( 29 )  Ve kulle şey’in ahsaynâhu kitâbâ(kitâben).	
	( 29 )   Biz de herşeyi yazıp saymışızdır.	
		
	( 30 )  Fe zûkû fe len nezîdekum illâ azâbâ(azâben).	
	( 30 )   Şöyle deriz: "Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız."
 
- 
                        
                             
 
	( 31 )  İnne lil muttakîne mefâzâ(mefâzen).	
	( 31 )   Muhakkak ki, muttakiler (takva sahipleri) için kurtuluş (ve kazanç) vardır.	
		
	( 32 )  Hadâika ve a’nâbâ(a’nâben).	
	( 32 )   Bahçeler ve üzüm bağları vardır.	
		
	( 33 )  Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben).	
	( 33 )   Ve aynı yaşta, şahane endamlı genç kızlar.	
		
	( 34 )  Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan).	
	( 34 )   Ve içi dolu kadehler vardır.	
		
	( 35 )  Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben).	
	( 35 )   Orada boş ve yalan söz işitmezler.	
		
	( 36 )  Cezâen mir rabbike atâen hısâbâ(hısâben).	
	( 36 )   Bunlar Rabbinin katından, hesabları karşılığı verilenlerdir.	
		
	( 37 )  Rabbis semâvâti vel ardi ve mâ beynehumâr rahmân lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben).	
	( 37 )   O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önünde kimsenin konuşmayacağı Rahman olan Allah'tır.	
		
	( 38 )  Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben).	
	( 38 )   Cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan Allah'ın izni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir.	
		
	( 39 )  Zâlikel yevmul hakk, fe men şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).	
	( 39 )   İşte gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser.	
		
	( 40 )  İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yanzurul mer’u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben).	
	( 40 )   Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der.	
 
 79. Naziât Sûresi ( سُورَةُ النَّازِعَاتِ ) Surah An-Naazi'aat
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Ven nâziâti garkâ.	
	( 1 )   Canları boğarcasına şiddetle çekip alanlara and olsun,	
		
	( 2 )  Ven nâşitâti neştâ.	
	( 2 )   Canları kolaylıkla alanlara and olsun,	
		
	( 3 )  Ves sâbihâti sebehâ.	
	( 3 )   Yüzüp yüzüp gidenlere and olsun,	
		
	( 4 )  Fes sâbikâti sebekâ.	
	( 4 )   Ve de yarışarak öne geçenlere (andolsun).	
		
	( 5 )  Fel mudebbirâti emrâ.	
	( 5 )   Ve de emirle (işleri) tedbir edenlere (emri yerine getirip idare edenlere) (andolsun).	
		
	( 6 )  Yevme tercufur râcifeh.	
	( 6 )   O gün bir sarsıntı sarsar.	
		
	( 7 )  Tetbeuhâr râdifeh.	
	( 7 )   Peşinden bir diğeri gelir.	
		
	( 8 )  Kulûbun yevme izin vâcifeh.	
	( 8 )   O gün kalbler titrer.	
		
	( 9 )  Ebsâruhâ hâşiah.	
	( 9 )   İnsanların gözleri yere döner.	
		
	( 10 )  Yekûlûne e innâ le merdûdûne fîl hâfirati.	
	( 10 )   Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz?"	
		
	( 11 )  E izâ kunnâ izâmen nahirah.	
	( 11 )   "Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı?"	
		
	( 12 )  Kâlû tilke izen kerratun hâsirah.	
	( 12 )   Derler ki: "O takdirde bu zararına bir dönüştür."	
		
	( 13 )  Fe innemâ hiye zecratun vâhideh	
	( 13 )   Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.	
		
	( 14 )  Fe izâ hum bis sâhirah.	
	( 14 )   Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.
 
- 
                        
                             
 
	( 15 )  Hel etâke hadîsu mûsâ.	
	( 15 )   Musa'nın başından geçen olay sana geldi mi?	
		
	( 16 )  İz nâdâhu rabbuhu bil vâdil mukaddesi tuvâ.	
	( 16 )   Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitap etmişti:	
		
	( 17 )  İzhebe ilâ fir’avne innehu tagâ.	
	( 17 )   "Firavun'a git; doğrusu o azmıştır."	
		
	( 18 )  Fe kul hel leke ilâ en tezekkâ.	
	( 18 )   "Ona de ki: Arınmağa niyetin var mı?"	
		
	( 19 )  Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ.	
	( 19 )   "Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın."	
		
	( 20 )  Fe erâhul âyetel kuberâ.	
	( 20 )   Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.	
		
	( 21 )  Fe kezzebe ve asâ.	
	( 21 )   Ama Firavun yalanladı ve baş kaldırdı.	
		
	( 22 )  Summe edebera yes’â.	
	( 22 )   Geri dönüp yürüdü.	
		
	( 23 )  Fe haşera fe nâdâ.	
	( 23 )   Adamlarını toplayıp seslendi:	
		
	( 24 )  Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.	
	( 24 )   "Sizin en yüce rabbiniz benim" dedi.	
		
	( 25 )  Fe ehazehullâhu nekâlel âhırati vel ûlâ.	
	( 25 )   Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.	
		
	( 26 )  İnne fî zâlike le ıbraten li mey yahşâ.	
	( 26 )   Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.	
		
	( 27 )  E entum eşeddu halkan emis semâ, benâhâ.	
	( 27 )   Yaratma bakımından siz mi yoksa bina ettiği sema mı daha kuvvetli? (Sizi yaratmak mı yoksa bina ettiği semayı mı yaratmak daha zor?)	
		
	( 28 )  Rafea semkehâ fe sevvâhâ.	
	( 28 )   Onun (semanın) tavanını yükseltti (yüksekliğini artırdı). Sonra da onu sevva etti (dizayn edip düzenledi).	
		
	( 29 )  Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ.	
	( 29 )   Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.	
		
	( 30 )  Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.	
	( 30 )   Ardından yeri düzenlemiştir.	
		
	( 31 )  Ahrace minhâ mâehâ ve mer’âhâ.	
	( 31 )   Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir.	
		
	( 32 )  Vel cibâle ersâhâ.	
	( 32 )   Dağları yerleştirmiştir.	
		
	( 33 )  Metâan lekum ve li en‘âmikum.	
	( 33 )   Bunları sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için yapmıştır.	
		
	( 34 )  Fe izâ câetit tâmmetul kuberâ.	
	( 34 )   Fakat o büyük (dayanılmaz) musîbet (kıyâmet vakti) geldiği zaman.	
		
	( 35 )  Yevme yetezekkerul insânu mâ seâ.	
	( 35 )   O gün insan ne için çalıştığını (ne yaptığını) tezekkür eder (düşünür).	
		
	( 36 )  Ve burrizetil cahîmu li mey yerâ.	
	( 36 )   Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir.	
		
	( 37 )  Fe emmâ men tagâ.	
	( 37 )   Fakat, artık kim taşkınlık etmiş (haddi aşmış) ise.	
		
	( 38 )  Ve âseral hayâted dunyâ.	
	( 38 )   Ve dünya hayatını tercih etmiş ise.	
		
	( 39 )  Fe innel cahîme hiyel me’vâ.	
	( 39 )   O taktirde, muhakkak ki alevli ateş (cehennem), o, barınacak yerdir.	
		
	( 40 )  Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.	
	( 40 )   Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa).	
		
	( 41 )  Fe innel cennete hiyel me’vâ.	
	( 41 )   O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir.	
		
	( 42 )  Yes’elûneke anis sâati eyyâne mursâhâ.	
	( 42 )   Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.	
		
	( 43 )  Fîme ente min zikrâhâ.	
	( 43 )   Nerde senden onu anlatması?	
		
	( 44 )  İlâ rabbike muntehâhâ.	
	( 44 )   Onun bilgisi Rabbine aittir.	
		
	( 45 )  İnnemâ ente munziru mey yahşâhâ.	
	( 45 )   Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın.	
		
	( 46 )  Ke ennehum yevme yeravnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.	
	( 46 )   Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.	
                        
                         
- 
                        
                             
 
	80. Abese Sûresi ( سُورَةُ عَبَسَ ) Surah Abasa	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Abese ve tevellâ. 	
	( 1 )   Huzursuz oldu (yüzünü buruşturdu). Ve başını çevirdi (ilgilenmedi).	
		
	( 2 )  En câehul a’mâ. 	
	( 2 )   Âmâ olan bir kişinin ona gelmesi (sebebiyle).	
		
	( 3 )  Ve mâ yuderîke leallehu yezzekkâ. 	
	( 3 )   Ne bilirsin, belki de o arınacak;	
		
	( 4 )  Ev yezzekkeru fe tenfeahuz zikrâ. 	
	( 4 )   Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti.	
		
	( 5 )  Emmâ menistagnâ. 	
	( 5 )   Fakat kendini müstağni gören (bir şeye muhtaç olmadığını sanan) kimse.	
		
	( 6 )  Fe ente lehu tesaddâ. 	
	( 6 )   Oysa sen, ona yöneliyorsun.	
		
	( 7 )  Ve mâ aleyke ellâ yezzekkâ. 	
	( 7 )   Arınmak istememesinden sana ne?	
		
	( 8 )  Ve emmâ men câeke yes’â. 	
	( 8 )   Halbuki sana koşarak gelen kimse.	
		
	( 9 )  Ve huve yahşâ. 	
	( 9 )   Ve o huşû duyuyor.	
		
	( 10 )  Fe ente anhu telehhâ. 	
	( 10 )   Oysa sen, onunla ilgilenmiyorsun.	
		
	( 11 )  Kellâ înnehâ tezkirah. 	
	( 11 )   Dikkat et; bu Kuran bir öğüttür.	
		
	( 12 )  Fe men şâe zekerah. 	
	( 12 )   Dileyen onu öğüt kabul eder.	
		
	( 13 )  Fî suhufin mukerrameh. 	
	( 13 )   O (Kur’ân), mükerrem (şerefli) sayfalardadır.	
		
	( 14 )  Merfûatin mutahherah. 	
	( 14 )   Yüceltilmiş, mutahhar kılınmış (sayfalardadır).	
		
	( 15 )  Bi eydî seferah. 	
	( 15 )   efirlerin (kâtiplerin) elleri ile.	
		
	( 16 )  Kirâmin berarah. 	
	( 16 )   Kerim olan sadıkların (elleri ile yazılmıştır).	
		
	( 17 )  Kutilel însânu mâ ekferah. 	
	( 17 )   Canı çıksın o insanın, o ne nankördür!	
		
	( 18 )  Min eyyi şey’in halakah. 	
	( 18 )   Allah onu hangi şeyden yaratmış?	
		
	( 19 )  Min nutafetin, halakahu fe kadderah. 	
	( 19 )   Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek ona şekil vermiş;	
		
	( 20 )  Summes sebîle yesserah. 	
	( 20 )   Sonra, yolu ona kolaylaştırmıştır.	
		
	( 21 )  Summe emâtehu fe akuberah. 	
	( 21 )   Sonra onu öldürür ve kabre koyar.	
		
	( 22 )  Summe izâ şâe enşerah. 	
	( 22 )   Sonra, dilediği zaman onu tekrar diriltir.	
		
	( 23 )  Kellâ lemmâ yakadi mâ emerah. 	
	( 23 )   Hayır; Allah'ın kendisine buyurduğunu hala yerine getirmemiştir.	
		
	( 24 )  Felyanzuril însânu ilâ taâmih. 	
	( 24 )   İnsan, yiyeceğine bir baksın;	
		
	( 25 )  Ennâ sabebenâl mâe sabbâ. 	
	( 25 )   Doğrusu suyu bol bol indirmekteyiz.	
		
	( 26 )  Summe şekakanâl arda şekkâ. 	
	( 26 )   Sonra yeri öyle bir yarışla yardık ki.	
		
	( 27 )  Fe enbetnâ fîgâ habbâ. 	
	( 27 )   Böylece orada taneler yetiştirdik.	
		
	( 28 )  Ve ineben ve kadbe. 	
	( 28 )   Ve üzümler ve yoncalar.	
		
	( 29 )  Ve zeytûnen ve nahle. 	
	( 29 )   Ve zeytinler ve hurmalar.	
		
	( 30 )  Ve hadâika gulbâ. 	
	( 30 )   Ve ağaçları iç içe olmuş (dalları birbirine girmiş) bahçeler.	
		
	( 31 )  Ve fâkigeheten ve ebbâ. 	
	( 31 )   Ve meyveler ve mer’alar (otlaklar).	
		
	( 32 )  Metâal lekum ve li en’âmikum. 	
	( 32 )   Bunlar sizin ve hayvanlarınız için geçimliktir.	
		
	( 33 )  Fe izâ câetis sâhha. 	
	( 33 )   O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman;
 
- 
                        
                             
 
	( 34 )  Yevme yefirrul mer’u min ahîh. 	
	( 34 )   O gün kişi kardeşinden kaçar.	
		
	( 35 )  Ve ummihî ve ebîh. 	
	( 35 )   Ve annesinden ve babasından.	
		
	( 36 )  Ve sâhibetihî ve benîh. 	
	( 36 )   Ve eşinden ve oğlundan (kaçar).	
		
	( 37 )  Li kullimriin minhum yevme izin şe’nun yugnîh. 	
	( 37 )   O gün, herkesin kendine yeter derdi vardır.	
		
	( 38 )  Vucûhuy yevme izin musfirah. 	
	( 38 )   O gün (izin günü) parlayan yüzler vardır.	
		
	( 39 )  Dâhiketun mustebşirah. 	
	( 39 )   Müjdelenmiş gülen yüzler (vardır).	
		
	( 40 )  Ve vucûhuy yevme izin aleygâ gaberah. 	
	( 40 )   Ve o gün (izin günü), üzeri tozlu (toza toprağa bulanmış) yüzler vardır.	
		
	( 41 )  Terhekuhâ katerah. 	
	( 41 )   Onu bir karanlık kaplar.	
		
	( 42 )  Ulâike humul keferatul fecerah. 	
	( 42 )   İşte bunlar inkarcı olanlar, Allah'ın buyruğundan çıkanlardır.	
 
 81. Tekvîr Sûresi ( سُورَةُ التَّكْو۪يرِ ) Surah At-Takwir
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  İzâş şemsu kuvvirat.	
	( 1 )   Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman;	
		
	( 2 )  Ve izân nucûmun kederat.	
	( 2 )   Yıldızlar düşüp, söndüğü zaman;	
		
	( 3 )  Ve izâl cibâlu suyyirat.	
	( 3 )   Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;	
		
	( 4 )  Ve izâl işâru uttilet.	
	( 4 )   Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;	
		
	( 5 )  Ve izâl vuhûşu huşirat.	
	( 5 )   Yabani hayvanlar bir araya toplatıldığı zaman;	
		
	( 6 )  Ve izâl bihâru succirat.	
	( 6 )   Denizler kaynaştırıldığı zaman;	
		
	( 7 )  Ve izân nufûsu zuvvicet.	
	( 7 )   Canlar bedenlerle birleştirildiği zaman;	
		
	( 8 )  Ve izâl mev’ûdetu suilet.	
	( 8 )   Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;	
		
	( 9 )  Bi eyyi zenbin kutilet.	
	( 9 )   Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman;	
		
	( 10 )  Ve izâs suhufu nuşirat.	
	( 10 )   Amel defterleri açıldığı zaman;	
		
	( 11 )  Ve izâs semâu kuşitat.	
	( 11 )   Gök yerinden oynatıldığı zaman;	
		
	( 12 )  Ve izâl cahîmu su’irat.	
	( 12 )   Cehennem alevlendirildiği zaman;	
		
	( 13 )  Ve izâl cennetu uzlifet.	
	( 13 )   Cennet yaklaştırıldığı zaman;	
		
	( 14 )  Alimet nefsun mâ ahdarat.	
	( 14 )   İnsanoğlu önceden ne hazırladığını görecektir.	
		
	( 15 )  Fe lâ ukasimu bil hunnes.	
	( 15 )   Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;	
		
	( 16 )  El cevâril kunnes.	
	( 16 )   Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun;	
		
	( 17 )  Vel leyli izâ as’as.	
	( 17 )   Kararmaya başlayan geceye and olsun;	
		
	( 18 )  Ves subehi izâ teneffes.	
	( 18 )   Ağarmaya başlayan sabaha and olsun ki,	
		
	( 19 )  înnehu le kavlu resûlin kerim.	
	( 19 )   Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.	
		
	( 20 )  Zî kuvvetin inde zîl arşi mekîn.	
	( 20 )   Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.
 
- 
                        
                             
 
	( 21 )  Mutâin semme emîn.	
	( 21 )   Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.	
		
	( 22 )  Ve mâ sâhibukum bi mecenûn.	
	( 22 )   Arkadaşınız (Muhammed) asla deli değildir.	
		
	( 23 )  Ve lekade raâhu bil ufukil mubîn.	
	( 23 )   And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür.	
		
	( 24 )  Ve mâ huve alâl gaybi bi danîn.	
	( 24 )   Peygamber, görülmeyenler hakkında söylediklerinden ötürü töhmet altında tutulamaz.	
		
	( 25 )  Ve mâ huve bi kavli şeytânin racîm.	
	( 25 )   Bu Kuran, kovulmuş şeytanın sözü olamaz.	
		
	( 26 )  Fe eyne tezhebûn.	
	( 26 )   Nereye gidiyorsunuz?	
		
	( 27 )  İn huve illâ zikrul lil âlemîn.	
	( 27 )   Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.	
		
	( 28 )  Li men şâe minkum ey yestakîm.	
	( 28 )   Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür.	
		
	( 29 )  Ve mâ teşâûne illâ ey yeşâallâhu rabbul âlemîn.	
	( 29 )   Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.	
                        
 
 82. İnfitâr Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْفِطَارِ ) Surah Al-Infitaar
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  İzâs semâunfetarat.	
	( 1 )   Gök yarıldığı zaman,	
		
	( 2 )  Ve izâl kevâkibunteserat.	
	( 2 )   Yıldızlar dağılıp döküldüğü zaman,	
		
	( 3 )  Ve izâl bihâru fuccirat.	
	( 3 )   Denizler kaynaştığı zaman,	
		
	( 4 )  Ve izâl kubûru bu’sirat.	
	( 4 )   Kabirlerin içi dışa çıktığı zaman,	
		
	( 5 )  Alimet nefsun mâ kaddemet ve ahharat.	
	( 5 )   İnsanoğlu, ne yaptığını ve ne yapmadığını görür.	
		
	( 6 )  Yâ eyyuhâl însânu mâ garrake bi rabbikel kerîm.	
	( 6 )   Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?	
		
	( 7 )  Ellezî halakake fe sevvâke fe adelek.	
	( 7 )   Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?	
		
	( 8 )  Fî eyyi sûratin mâ şâe rakkebek.	
	( 8 )   Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?	
		
	( 9 )  Kellâ bel tukezzibûne bid dîn.	
	( 9 )   Hayır, hayır; doğrusu siz dini yalanlıyorsunuz.	
		
	( 10 )  Ve înne aleykum le hâfizîn.	
	( 10 )   Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.	
		
	( 11 )  Kirâmen kâtibîn.	
	( 11 )   Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.	
		
	( 12 )  Ya’lemûne mâ tef’alûn.	
	( 12 )   Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.	
		
	( 13 )  înnel eberâre lefî naîm.	
	( 13 )   İyiler şüphesiz nimet içindedirler.	
		
	( 14 )  Ve înnel fuccâre le fî cahîm.	
	( 14 )   Allah'ın buyruğundan çıkanlar cehennemdedirler.	
		
	( 15 )  Yaslevnehâ yevmed dîn.	
	( 15 )   Din Günü oraya girerler.	
		
	( 16 )  Ve mâ hum anhâ bi gâibîn.	
	( 16 )   Oradan bir daha ayrılamazlar.	
		
	( 17 )  Ve mâ ederâke mâ yevmud dîn.	
	( 17 )   Din gününün ne olduğunu sen nereden bilirsin?	
		
	( 18 )  Summe mâ ederâke mâ yevmud dîn.	
	( 18 )   Evet, din gününün ne olduğunu nereden bileceksin?	
		
	( 19 )  Yevme lâ temliku nefsun li nefsin şey’â, vel emru yevme izin lillâh.	
	( 19 )   O gün, kimsenin kimseye hiçbir fayda sağlamayacağı bir gündür. O gün buyruk, yalnız Allah'ındır.
 
- 
                        
                             
 
	83. Mutaffifîn Sûresi ( سُورَةُ الْمُطَفِّف۪ينَ ) Surah Al-Mutaffifin	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Veylul lil mutaffifîn.	
	( 1 )   İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!	
		
	( 2 )  Ellezîne izâktâlû alân nâsi yestevfûn.	
	( 2 )   İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!	
		
	( 3 )  Ve izâ kâlûhum ev vezenûhum yuhsirûn.	
	( 3 )   İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline!	
		
	( 4 )  E lâ yezunnu ulâike ennehum mebe'ûsûn.	
	( 4 )   Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?	
		
	( 5 )  Li yevmin azîm.	
	( 5 )   Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı?	
		
	( 6 )  Yevme yekûmun nâsu li rabbil âlemîn.	
	( 6 )   O gün insanlar Alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar.	
		
	( 7 )  Kellâ inne kitâbel fuccâri le fî siccîn.	
	( 7 )   Sakının; Allah'ın buyruğundan dışarı çıkanlar, muhakkak "Siccin" adlı defterde yazılıdır.	
		
	( 8 )  Ve mâ ederâke mâ siccîn.	
	( 8 )   Siccin'in ne olduğunu sen nerden bilirsin?	
		
	( 9 )  Kitâbun merkûm.	
	( 9 )   O, yazılmış bir kitaptır.	
		
	( 10 )  Veyluy yevme izin lil mukezzibîn.	
	( 10 )   Yalanlayanların o gün vay haline!	
		
	( 11 )  Ellezîne yukezzibûne bi yevmiddîn.	
	( 11 )   Onlar, kıyamet gününü yalanlamış olanlardır.	
		
	( 12 )  Ve mâ yukezzibu bihî illâ kullu mu’tedin esîm.	
	( 12 )   Oysa onu mütecaviz günahkardan başka kimse yalanlamaz.	
		
	( 13 )  İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn.	
	( 13 )   Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Öncekilerin masalları" der.	
		
	( 14 )  Kellâ bel râne alâ kulûbihim mâ kânû yeksibûn.	
	( 14 )   Hayır, hayır; onların kazandıkları kalblerini paslandırıp körletmiştir.	
		
	( 15 )  Kellâ innehum ar rabbihim yevme izin le mahcûbûn.	
	( 15 )   Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır.	
		
	( 16 )  Summe innehum le sâlûl cahîm.	
	( 16 )   Sonra onlar, şüphesiz, cehenneme gireceklerdir.	
		
	( 17 )  Summe yukâlu hâzâllezî kuntum bihî tukezzibûn.	
	( 17 )   Sonra da: "yalanlayıp durduğunuz işte budur" denecektir.	
		
	( 18 )  Kellâ inne kitâbel eberâri le fî illiyyîn.	
	( 18 )   Ama iyilerin defteri yüksek katlardadır.	
		
	( 19 )  Ve mâ ederâke mâ illiyyûn.	
	( 19 )   O yüksek katların ne olduğunu sen bilir misin?	
		
	( 20 )  Kitâbun merkûm.	
	( 20 )   O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.	
		
	( 21 )  Yeşheduhul mukarrabûn.	
	( 21 )   O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır.	
		
	( 22 )  İnnel eberâre le fî naîm.	
	( 22 )   İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.	
		
	( 23 )  Alâl erâiki yanzurûn.	
	( 23 )   İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.	
		
	( 24 )  Ta’rifu fî vucûhihim nadraten naîm.	
	( 24 )   Onları, yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın.	
		
	( 25 )  Yuskavne mir rahîkin mahtûm.	
	( 25 )   Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.	
		
	( 26 )  Hitâmuhu misk. Ve fî zâlike felyetenâfesil mutenâfisûn.	
	( 26 )   Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
 
- 
                        
                             
 
	( 27 )  Ve mizâcuhu mîn tesnîm.	
	( 27 )   Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.	
		
	( 28 )  Ayney yeşrabu bihâl mukarrabûn.	
	( 28 )   Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.	
		
	( 29 )  İnnellezîne eceramû kânû minellezîne âmenû yadhakûn.	
	( 29 )   Suçlular, şüphesiz, inanmış olanlara gülerlerdi.	
		
	( 30 )  Ve izâ merrû bihim yetagâmezûn.	
	( 30 )   Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.	
		
	( 31 )  Ve izân kalebû ilâ ehlihimunkalebû fekihîn.	
	( 31 )   Taraftarlarına vardıklarında bununla eğlenirlerdi.	
		
	( 32 )  Ve izâ raevhum kâlû inne hâulâi le dâllûn.	
	( 32 )   İnananları gördükleri zaman: "Doğrusu bunlar sapık olanlardır" derlerdi.	
		
	( 33 )  Ve mâ ursilû aleyhim hâfizîn.	
	( 33 )   Oysa kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemişlerdi.	
		
	( 34 )  Fel yevmellezîne âmenû minel kuffâri yadhakûn.	
	( 34 )   Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler.	
		
	( 35 )  Alâl erâiki yenzurûn.	
	( 35 )   Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.	
		
	( 36 )  Hel suvvibel kuffâru mâ kânû yef’alûn.	
	( 36 )   Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.	
                        
 
 84. İnşikâk Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْشِقَاقِ ) Surah Al-Inshiqaaq
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  İzâs semâunşakkat.	
	( 1 )   Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir.	
		
	( 2 )  Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat.	
	( 2 )   Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir.	
		
	( 3 )  Ve izâl ardu muddet.	
	( 3 )   Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir	
		
	( 4 )  Ve elkat mâ fîgâ ve tehallet.	
	( 4 )   Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir	
		
	( 5 )  Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat.	
	( 5 )   Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir	
		
	( 6 )  Yâ eyyuhâl însânu înneke kâdihun ilâ rabbike kedehan fe mulâkîh.	
	( 6 )   Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalarsın, sonunda O'na kavuşacaksın.	
		
	( 7 )  Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînih.	
	( 7 )   Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.	
		
	( 8 )  Fe sevfe yuhâsebu hisâbey yesîrâ.	
	( 8 )   Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.	
		
	( 9 )  Ve yenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ.	
	( 9 )   Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner.	
		
	( 10 )  Ve emmâ men ûtiye kitâbehu verâ e zahrih.	
	( 10 )   Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.	
		
	( 11 )  Fe sevfe yed’û subûrâ.	
	( 11 )   Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.	
		
	( 12 )  Ve yaslâ saîrâ.	
	( 12 )   Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer.	
		
	( 13 )  înnehu kâne fî ehlihî mesrûrâ.	
	( 13 )   Çünkü o, dünyada, adamlarının yanında iken zevk içindeydi.
 
- 
                        
                             
 
	( 14 )  înnehu zanne en ley yahûr.	
	( 14 )   Zira; o, bir daha dirilip dönmeyeceğini sanmıştı.	
		
	( 15 )  Belâ, înne rabbehu kâne bihî basîrâ.	
	( 15 )   Bilin ki, Rabbi onu şüphesiz görmekteydi.	
		
	( 16 )  Fe lâ ukusimu biş şefak.	
	( 16 )   Akşamın alaca karanlığına and olsun;	
		
	( 17 )  Vel leyli ve mâ vesak.	
	( 17 )   Geceye ve gecenin içinde olan şeylere and olsun;	
		
	( 18 )  Vel kameri izâttesak.	
	( 18 )   Dolunay halindeki aya and olsun ki:	
		
	( 19 )  Le terkebunne tabakan an tabaka	
	( 19 )   Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğratılacaksınız. (tabakadan tabakaya bineceksiniz)	
		
	( 20 )  Fe mâ lehum lâ yuk’minûn.	
	( 20 )   Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?	
		
	( 21 )  Ve izâ kurie aleyhimul kur’ânu lâ yescudûn. (SECDE ÂYETİ)	
	( 21 )   Onlara Kuran okunduğu zaman neden secde etmiyorlar?	
		
	( 22 )  Belillezîne keferû yukezzibûn.	
	( 22 )   Aksine, inkarcılar yalanlıyorlar.	
		
	( 23 )  Vallâhu a’lemu bimâ yûûn.	
	( 23 )   Oysa, Allah, onların sakladıklarını çok iyi bilir.	
		
	( 24 )  Fe beşşirhum bi azâbin elîm.	
	( 24 )   Onlara can yakıcı azabı müjde et.	
		
	( 25 )  İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum ecerun gayru memnûn	
	( 25 )   Yalnız, inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, kesintisiz ecir vardır.	
                        
 
 85. Burûc Sûresi ( سُورَةُ الْبُرُوجِ ) Surah Al-Burooj
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Ves semâi zâtil burûce.	
	( 1 )   İçinde burçları bulunan göğe and olsun;	
		
	( 2 )  Vel yevmil mev’ûde.	
	( 2 )   Söz verilen kıyamet gününe and olsun;	
		
	( 3 )  Ve şâhidin ve meşhûde.	
	( 3 )   Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir.	
		
	( 4 )  Kutile ashâbul uhdûde.	
	( 4 )   Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!	
		
	( 5 )  Ennâri zâtil vekûde.	
	( 5 )   Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!	
		
	( 6 )  İzhum aleyhâ kuûde.	
	( 6 )   Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!	
		
	( 7 )  Ve hum alâ mâ yef’alûne bil muk’minîne şuhûde.	
	( 7 )   Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!	
		
	( 8 )  Ve mâ nekamû minhum illâ ey yuk’minû billâhil azîzil hamîde.	
	( 8 )   Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir.	
		
	( 9 )  Ellezî lehu mulkus semâvâti vel ard, vallâhu alâ kulli şey’in şehîde.	
	( 9 )   Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir.	
		
	( 10 )  înnellezîne fetenûl muk’minîne vel muk’minâti summe lem yetûbû fe lehum azâbu cehenneme ve lehum azâbul harîka.	
	( 10 )   Ama inanmış erkek ve kadınlara işkence ederek onları dinlerinden çevirmeğe uğraşanlar, eğer tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azap da onlaradır.	
		
	( 11 )  înnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti lehum cennâtun tecerî mîn tahtihâl enhâr, zâlikel fevzul kebîr.	
	( 11 )   Şüphesiz inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur.
 
- 
                        
                             
 
	( 12 )  înne bataşe rabbike le şedîde.	
	( 12 )   Doğrusu Rabbinin yakalaması amansızdır.	
		
	( 13 )  înnehu huve yubediu ve yuîde.	
	( 13 )   Önce yaratıp sonra bunu tekrar eden O'dur.	
		
	( 14 )  Ve huvel gafûrul vedûde.	
	( 14 )   Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur.	
		
	( 15 )  Zul arşil mecîde.	
	( 15 )   Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur.	
		
	( 16 )  Fa’âlun limâ yurîde.	
	( 16 )   Her dilediğini mutlaka yapandır.	
		
	( 17 )  Hel etâke hadîsul cunûde.	
	( 17 )   Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi?	
		
	( 18 )  Fir’avne ve semûde.	
	( 18 )   Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi?	
		
	( 19 )  Belillezîne keferû fî tekzîbe.	
	( 19 )   Doğrusu inkar edenler, hep yalanlayagelmişlerdir.	
		
	( 20 )  Vallâhu mîn verâihim muhît.	
	( 20 )   Oysa Allah onları ardlarından çevirmiştir.	
		
	( 21 )  Bel huve kur’ânun mecîde.	
	( 21 )   Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.	
		
	( 22 )  Fî levhin mahfûr.	
	( 22 )   Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.	
                        
 
 86. Târık Sûresi ( سُورَةُ الطَّارِقِ ) Surah At-Tariq
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Ves semâi vet târik.	
	( 1 )   Göğe ve Tarık'a and olsun;	
		
	( 2 )  Ve mâ ederâke mât târika	
	( 2 )   Tarık'ın ne olduğunu sen bilir misin?	
		
	( 3 )  En necemus sâkibe	
	( 3 )   O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır.	
		
	( 4 )  în kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfir.	
	( 4 )   Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur.	
		
	( 5 )  Felyanzuril însânu mimme hulika.	
	( 5 )   Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.	
		
	( 6 )  Hulika min mâin dâfik.	
	( 6 )   O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.	
		
	( 7 )  Yahrucu min beynis sulbi vet terâibe.	
	( 7 )   O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.	
		
	( 8 )  înnehu alâ race’ihî le kâdir.	
	( 8 )   Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.	
		
	( 9 )  Yevme tubeles serâir.	
	( 9 )   Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir.	
		
	( 10 )  Fe mâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsir.	
	( 10 )   O gün, insanın gücü de, yardımcısı da olmaz.	
		
	( 11 )  Ves semâi zâtir rac’e.	
	( 11 )   Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,	
		
	( 12 )  Vel ardi zâtis sad’e.	
	( 12 )   Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki,	
		
	( 13 )  înnehu le kavlun fasl.	
	( 13 )   Doğrusu bu Kuran kesin bir sözdür.	
		
	( 14 )  Ve mâ huve bil hezl.	
	( 14 )   O, eğlence için değildir.	
		
	( 15 )  înnehum yekîdûne keydâ.	
	( 15 )   Gerçekten onlar düzen kuruyorlar.	
		
	( 16 )  Ve ekîdu keydâ.	
	( 16 )   Ben de bir düzen kurmaktayım.	
		
	( 17 )  Fe mehhilil kâfirîne emhilhum ruveydâ.	
	( 17 )   Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.
 
- 
                        
                             
 
	87. A'lâ Sûresi ( سُورَةُ الْاَعْلٰى ) Surah Al-A'laa	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Sebbihisme rabbikel a’lâ.	
	( 1 )   Yüce Rabbinin adını tesbih et.	
		
	( 2 )  Ellezî halaka fe sevvâ.	
	( 2 )   O, yaratıp şekil vermiştir.	
		
	( 3 )  Vellezî kaddera fe hedâ.	
	( 3 )   O, her şeyi ölçüyle yapıp doğru yolu göstermiştir.	
		
	( 4 )  Vellezî ahracel mer’â.	
	( 4 )   O, yeşillikler bitirmiştir.	
		
	( 5 )  Fe cealehu gusâen ahvâ.	
	( 5 )   Sonra da onları siyah çerçöpe çevirmiştir.	
		
	( 6 )  Se nukariuke fe lâ tensâ.	
	( 6 )   Sana Kuran'ı Biz okutacağız ve asla unutmayacaksın;	
		
	( 7 )  İllâ mâşâallâh, înnehu ya’lemul cehra ve mâ yahfâ.	
	( 7 )   Allah'ın dilediği bundan müstesnadır. Doğrusu açığı da, gizliyi de bilen O'dur.	
		
	( 8 )  Ve nuyessiruke lil yusrâ.	
	( 8 )   Kolay olanı yapmayı sana kolaylaştırırız.	
		
	( 9 )  Fe zekkir in nefeatiz zikrâ.	
	( 9 )   Faydalı olacaksa insanlara öğüt ver.	
		
	( 10 )  Se yezzekkeru mey yahşâ.	
	( 10 )   Allah'tan korkan öğüt alacaktır.	
		
	( 11 )  Ve yetecennebuhâl eşkâ.	
	( 11 )   Bedbaht olan ondan kaçınacaktır.	
		
	( 12 )  Ellezî yaslân nâral kuberâ.	
	( 12 )   O, en büyük ateşe yaslanacaktır.	
		
	( 13 )  Summe lâ yemûtu fîgâ ve lâ yahyâ.	
	( 13 )   O, orada ne ölecektir ne de dirilecektir.	
		
	( 14 )  Kade efleha men tezekkâ.	
	( 14 )   Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.	
		
	( 15 )  Ve zekeresme rabbihî fe sallâ.	
	( 15 )   Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir.	
		
	( 16 )  Bel tu’sirûnel hayâted dunyâ.	
	( 16 )   Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz.	
		
	( 17 )  Vel âhiratu hayrun ve ebekâ.	
	( 17 )   Oysa ahiret daha iyi ve daha bakidir.	
		
	( 18 )  înne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ.	
	( 18 )   Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.	
		
	( 19 )  Suhufi ibrâhîme ve mûsâ.	
	( 19 )   Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.
 
 88. Gâşiye Sûresi ( سُورَةُ الْغَاشِيَةِ ) Surah Al-Ghaashiya
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Hel etâke hadîsul gâşiyeh.	
	( 1 )   Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?	
		
	( 2 )  Vucûhuy yevme izin hâşiah.	
	( 2 )   O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür.	
		
	( 3 )  Âmiletun nâsibeh.	
	( 3 )   Zor işler altında bitkin düşmüştür.	
		
	( 4 )  Teslâ nâran hâmiyeh.	
	( 4 )   Yakıcı ateşe yaslanırlar.	
		
	( 5 )  Tuskâ min aynin âniyeh.	
	( 5 )   Kızgın bir kaynaktan içirilirler.	
		
	( 6 )  Leyse lehum taâmun illâ min darî.	
	( 6 )   Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.	
		
	( 7 )  Lâ yusminu ve lâ yugnî min cû.	
	( 7 )   Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.	
		
	( 8 )  Vucûhuy yevme izin nâimeh.	
	( 8 )   İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.	
		
	( 9 )  Li sa’yihâ râdiyeh.	
	( 9 )   Yaptıklarından hoşnuddurlar.	
		
	( 10 )  Fî cennetin âliyeh.	
	( 10 )   Yüksek bir cennettedirler.	
		
	( 11 )  Lâ tesmeu fîgâ lâgiyeh.	
	( 11 )   Orada boş söz işitmezler.
 
- 
                        
                             
 
	( 12 )  Fîgâ aynun câriyeh.	
	( 12 )   Orada akan kaynak vardır.	
		
	( 13 )  Fîgâ sururun merfûah.	
	( 13 )   Orada, yükseltilmiş tahtlar vardır.	
		
	( 14 )  Ve ekvabun mevdûah.	
	( 14 )   Yerleştirilmiş kaseler,	
		
	( 15 )  Ve nemâriku masfûfeh.	
	( 15 )   Sıra sıra yastıklar,	
		
	( 16 )  Ve zerâbiyyu mebesûseh.	
	( 16 )   Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır.	
		
	( 17 )  E fe lâ yanzurûne ilâl ibili keyfe hulikat.	
	( 17 )   Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?	
		
	( 18 )  Ve ilâs semâi keyfe rufiat.	
	( 18 )   Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?	
		
	( 19 )  Ve ilâl cibâli keyfe nusibet.	
	( 19 )   Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?	
		
	( 20 )  Ve ilâl ardi keyfe sutihat.	
	( 20 )   Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?	
		
	( 21 )  Fe zekkir înnemâ ente muzekkir.	
	( 21 )   Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün.	
		
	( 22 )  Leste aleyhim bi musaytir.	
	( 22 )   Sen, onlara zor kullanacak değilsin.	
		
	( 23 )  îllâ men tevellâ ve kefer.	
	( 23 )   Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.	
		
	( 24 )  Fe yuazzibuhullâhul azâbel ekber.	
	( 24 )   Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.	
		
	( 25 )  înne ileynâ iyâbehum.	
	( 25 )   Doğrusu onların dönüşü Bize'dir.	
		
	( 26 )  Summe înne aleynâ hisâbehum.	
	( 26 )   Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir.	
                        
 
 89. Fecr Sûresi ( سُورَةُ الْفَجْرِ ) Surah Al-Fajr
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Vel fecr.	
	( 1 )   Tanyerinin ağarmasına and olsun;	
		
	( 2 )  Ve leyâlin aşr.	
	( 2 )   Zilhicce ayının ilk on gecesine and olsun;	
		
	( 3 )  Veş şef’i vel vetr.	
	( 3 )   Herşeyin çiftine de, tekine de and olsun;	
		
	( 4 )  Vel leyli izâ yesr.	
	( 4 )   Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi?	
		
	( 5 )  Hel fî zâlike kasemun li zî hicr.	
	( 5 )   Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi?	
		
	( 6 )  E lem tera keyfe feale rabbuke bi âde	
	( 6 )   Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 7 )  İreme zâtil imâde	
	( 7 )   Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 8 )  Elletî lem yuhlak misluhâ fîl bilâde	
	( 8 )   Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 9 )  Ve semûdellezîne câbûs sahra bil vâde	
	( 9 )   Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 10 )  Ve firavne zîl evtâde	
	( 10 )   Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 11 )  Ellezîne tagav fîl bilâde	
	( 11 )   Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 12 )  Fe ekserû fîhâl fesâde	
	( 12 )   Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 13 )  Fe sabbe aleyhim rabbuke sevta azâbe	
	( 13 )   Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir.	
		
	( 14 )  înne rabbeke le bil mirsâde	
	( 14 )   Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir.
 
- 
                        
                             
 
	( 15 )  Fe emmâl insânu izâ mâbetelâhu rabbuhu fe ekramehu ve na’amehu fe yekûlu rabbî ekramen.	
	( 15 )   Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: "Rabbim beni şerefli kıldı" der.	
		
	( 16 )  Ve emmâ izâ mâbetelâhu fe kadera aleyhi rizkahu fe yekûlu rabbî ehânen.	
	( 16 )   Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: "Rabbim bana hor baktı" der.	
		
	( 17 )  Kellâ bellâ tukrimûnel yetîm.	
	( 17 )   Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.	
		
	( 18 )  Ve lâ tehâddûne alâ taâmil miskîn.	
	( 18 )   Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz.	
		
	( 19 )  Ve te’kulûnet turâse eklel lemme	
	( 19 )   Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.	
		
	( 20 )  Ve tuhibbûnel mâle hubben cemme.	
	( 20 )   Malı pek çok seviyorsunuz.	
		
	( 21 )  Kellâ izâ dukketil ardu dekken dekkâ.	
	( 21 )   Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman;	
		
	( 22 )  Ve câe rabbuke vel meleku saffen saffâ.	
	( 22 )   Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince,	
		
	( 23 )  Ve cîe yevme izin bi cehennem yevme izin yetezekkerul insânu ve ennâ lehuz zikrâ.	
	( 23 )   O gün, cehennem ortaya konur. O gün insan öğüt almaya çalışır ama artık öğütten ona ne?	
		
	( 24 )  Yekûlu yâ leytenî kaddemtu li hayâtî.	
	( 24 )   "Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaymışım" der.	
		
	( 25 )  Fe yevme izin lâ yuazzibu azâbehû ehade	
	( 25 )   O gün, hiç kimse, Allah'ın azabettiği gibi azabedemez.	
		
	( 26 )  Ve lâ yûsiku vesâkahû ehade	
	( 26 )   Hiç kimse O'nun vurduğu bağ gibisini bağlayamaz.	
		
	( 27 )  Yâ eyyetuhân nefsul mutamainneh.	
	( 27 )   Ey huzur içinde olan can!	
		
	( 28 )  İrciî ilâ rabbiki râdiyeten mardiyyeh.	
	( 28 )   O, senden, sen de O'ndan hoşnut olarak Rabbine dön!	
		
	( 29 )  Fedehulî fî ibâdî.	
	( 29 )   Ey can! İyi kullarımın arasına gir.	
		
	( 30 )  Vedehulî cennetî.	
	( 30 )   Cennetime gir.	
                        
 
 90. Beled Sûresi ( سُورَةُ الْبَلَدِ ) Surah Al-Balad
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Lâ ukasimu bi hâzâl belede	
	( 1 )   Hayır, bu beldeye kasem ederim ki.	
		
	( 2 )  Ve ente hillun bi hâzâl belede	
	( 2 )   Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun.	
		
	( 3 )  Ve vâlidin ve mâ velede	
	( 3 )   Doğurana ve doğurduğuna and olsun ki;	
		
	( 4 )  Lekade halaknâl însâne fî kebede	
	( 4 )   İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.	
		
	( 5 )  E yahsebu en ley yakadira aleyhi ehade	
	( 5 )   İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?	
		
	( 6 )  Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ.	
	( 6 )   "Yığın yığın mal tüketmişimdir" diyor.	
		
	( 7 )  E yahsebu en lem yerahû ehade	
	( 7 )   O, kimsenin kendisini görmediğini mi zannediyor?
 
- 
                        
                             
 
	( 8 )  E lem nece’al lehu ayneyn.	
	( 8 )   Ona iki göz vermedik mi?	
		
	( 9 )  Ve lisânen ve şefeteyn.	
	( 9 )   Ve bir dil ve iki dudak.	
		
	( 10 )  Ve hedeynâhun necedeyn.	
	( 10 )   Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?	
		
	( 11 )  Fe lâkatehamel akabeh.	
	( 11 )   Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi.	
		
	( 12 )  Ve mâ ederâke mâl akabeh.	
	( 12 )   O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?	
		
	( 13 )  Fekku rakabeh.	
	( 13 )   O geçit, bir köle ve esir azadetmek,	
		
	( 14 )  Ev it’âmun fî yevmin zî mesgabeh.	
	( 14 )   Veya yorgun ve aç olduğu günde doyurmaktır.	
		
	( 15 )  Yetîmen zâ mekarabeh.	
	( 15 )   Yakınlık sahibi (akraba) olan yetimi.	
		
	( 16 )  Ev miskînen zâ metrabeh.	
	( 16 )   Veya çok fakir bir miskini (doyurmaktır).	
		
	( 17 )  Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis saberi ve tevâsav bil merhameh.	
	( 17 )   Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır.	
		
	( 18 )  Ulâike ashâbul meymeneh.	
	( 18 )   İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.	
		
	( 19 )  Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh.	
	( 19 )   Ayetlerimizi inkar edenler, işte onlar amel defterleri sollarından verilenlerdir.	
		
	( 20 )  Aleyhim nârun mu’sadeh.	
	( 20 )   Onlar her yönden ateşle kapatılacaklardır.	
 
 91. Şems Sûresi ( سُورَةُ الشَّمْسِ ) Surah Ash-Shams
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Veş şemsi ve duhâhâ.	
	( 1 )   Güneşe ve onun ışığına,	
		
	( 2 )  Vel kameri izâ telâhâ.	
	( 2 )   Ardından gelmekte olan aya,	
		
	( 3 )  Ven nehâri izâ cellâhâ.	
	( 3 )   Onu ortaya koyan gündüze,	
		
	( 4 )  Vel leyli izâ yagşâhâ.	
	( 4 )   Onu bürüyen geceye,	
		
	( 5 )  Ves semâi ve mâ benâhâ.	
	( 5 )   Göğe ve onu yapana,	
		
	( 6 )  Vel ardi ve mâ tahâhâ.	
	( 6 )   Yere ve onu yayana,	
		
	( 7 )  Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.	
	( 7 )   Kişiye ve onu şekillendirene,	
		
	( 8 )  Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ.	
	( 8 )   Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki:	
		
	( 9 )  Kade efleha men zekkâhâ.	
	( 9 )   Kendini arıtan saadete ermiştir.	
		
	( 10 )  Ve kade hâbe men dessâhâ.	
	( 10 )   Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.	
		
	( 11 )  Kezzebet semûdu bi tagvâhâ.	
	( 11 )   Semud (kavmi), kendi azgınlığı sebebiyle (Allah’ın Resûl’ünü) yalanladı.	
		
	( 12 )  İzinbease eşkâhâ.	
	( 12 )   Onun (o beldenin) en şâkîsi (deveyi kesmek için) ortaya atılınca.	
		
	( 13 )  Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukeyâhâ.	
	( 13 )   Allah'ın peygamberi onlara, Allah'ın devesini göstermiş ve: "Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın" demişti.	
		
	( 14 )  Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ.	
	( 14 )   Onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları.	
		
	( 15 )  Ve lâ yehâfu ukabâhâ.	
	( 15 )   Bu işin sonundan O'nun korkusu yoktur.
 
- 
                        
                             
 
	92. Leyl Sûresi ( سُورَةُ الَّيْلِ ) Surah Al-Lail	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Vel leyli izâ yagşâ.	
	( 1 )   Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun.	
		
	( 2 )  Ven nehâri izâ tecellâ.	
	( 2 )   Açılıp aydınlattığı zaman gündüze and olsun.	
		
	( 3 )  Ve mâ halâkaz zekera vel unsâ.	
	( 3 )   Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki:	
		
	( 4 )  înne sa’yekum le şettâ.	
	( 4 )   Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşitlidir.	
		
	( 5 )  Fe emmâ men a’tâ vettekâ.	
	( 5 )   Fakat kim verdi (infâk etti) ve takva sahibi oldu ise.	
		
	( 6 )  Ve saddeka bil husnâ.	
	( 6 )   Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) tasdik etti ise.	
		
	( 7 )  Fe se nuyessiruhu lil yusrâ.	
	( 7 )   O zaman Biz ona, (Allah’ın Zat’ını kolayca görmesi) için kolaylık sağlayacağız.	
		
	( 8 )  Ve emmâ men bahile vestagnâ.	
	( 8 )   Ve fakat kim cimrilik etti ve kendini müstağni (hiçbir şeye muhtaç olmayan, zengin ve kendi kendine yeterli) gördü ise.	
		
	( 9 )  Ve kezzebe bil husnâ.	
	( 9 )   Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) yalanladı ise.	
		
	( 10 )  Fe se nuyessiruhu lil usrâ.	
	( 10 )   O taktirde Biz, ona zor olanı (kötü akıbete götüren yolu) kolaylaştıracağız.	
		
	( 11 )  Ve mâ yugnî anhu mâluhû izâ teraddâ.	
	( 11 )   O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.	
		
	( 12 )  înne aleynâ lel hudâ.	
	( 12 )   Bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.	
		
	( 13 )  Ve înne lenâ lel âhirate vel ûlâ.	
	( 13 )   Şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.	
		
	( 14 )  Fe enzertukum nâran telezzâ.	
	( 14 )   Sizi alevler saçan ateşle uyardım;	
		
	( 15 )  Lâ yaslâhâ illâl eşkâ.	
	( 15 )   Ona çok şâkî olandan başkası yaslanmaz (atılmaz).	
		
	( 16 )  Ellezî kezzebe ve tevellâ.	
	( 16 )   O ki (çok şâkî olan), (Hüsna’yı) yalanladı ve yüz çevirdi.	
		
	( 17 )  Ve se yucennebuhâl etkâ.	
	( 17 )   Çok takva sahibi olan ise ondan (narı telazzadan) uzaklaştırılacak.	
		
	( 18 )  Ellezî yu’tî mâlehu yetezekkâ.	
	( 18 )   O ki (en üst seviyede takva sahibi olan), malını verir, temizlenir.	
		
	( 19 )  Ve mâ li ehadin îndehu mîn ni'metin tucezâ.	
	( 19 )   Ve (takva sahiplerinin), bir kimseye (malını vermesi), O’nun (Allah’ın) katında, “bir ni’met karşılığı olsun” diye değildir.	
		
	( 20 )  İllâbetigâe evecehi rabbihil a’lâ.	
	( 20 )   O sadece, Yüce Rabbinin Vechi’ni (Zat’ını) ibtiga etti (diledi).	
		
	( 21 )  Ve le sevfe yerdâ.	
	( 21 )   Elbette kendisi de hoşnut (razı) olacaktır.
 
 93. Duhâ Sûresi ( سُورَةُ الضُّحٰى ) Surah Ad-Dhuhaa
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Ved duhâ.	
	( 1 )   Kuşluk vaktine and olsun;	
		
	( 2 )  Vel leyli izâ secâ.	
	( 2 )   Sükun erdiği zaman geceye and olsun ki,	
		
	( 3 )  Mâ veddeake rabbuke ve mâ kalâ.	
	( 3 )   Rabbin seni ne bıraktı ve ne de sana darıldı.
 
- 
                        
                             
 
	( 4 )  Ve lel âhiratu hayrun leke minel ûlâ.	
	( 4 )   Doğrusu ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.	
		
	( 5 )  Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ.	
	( 5 )   Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.	
		
	( 6 )  E lem yecidike yetîmen fe âvâ.	
	( 6 )   Seni öksüz bulup da barındırmadı mı?	
		
	( 7 )  Ve vecedeke dâllen fe hedâ.	
	( 7 )   Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi?	
		
	( 8 )  Ve vecedeke âilen fe agnâ.	
	( 8 )   Seni fakir bulup zenginleştirmedi mi?	
		
	( 9 )  Fe emmâl yetîme fe lâ takaher.	
	( 9 )   Öyleyse sakın öksüze kötü muamele etme;	
		
	( 10 )  Ve emmâs sâile fe lâ tenhar.	
	( 10 )   Ve sakın bir şey isteyeni azarlama;	
		
	( 11 )  Ve emmâ bi ni’meti rabbike fe haddis.	
	( 11 )   Yalnızca Rabbinin nimetini anlat.	
 
 94. İnşirâh Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْشِرَاحِ ) Surah Ash-Sharh
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  E lem neşrah leka saderak.	
	( 1 )   Senin gönlünü açmadık mı?	
		
	( 2 )  Ve vedagnâ enke vizrak.	
	( 2 )   Ve senden yükünü kaldırdık (kaldırmadık mı?).	
		
	( 3 )  Ellezî enkada zahrak.	
	( 3 )   Ki o (yük) senin sırtını bükmüştü.	
		
	( 4 )  Ve rafeg’nâ leke zikrak.	
	( 4 )   Senin şanını yükseltmedik mi?	
		
	( 5 )  Fe înne meal usri yusrâ.	
	( 5 )   Elbette güçlükle beraber şüphesiz bir kolaylık vardır.	
		
	( 6 )  înne meal usri yusrâ.	
	( 6 )   Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.	
		
	( 7 )  Fe izâ feragte fensabe.	
	( 7 )   Öyleyse, bir işi bitirince diğerine giriş;	
		
	( 8 )  Ve ilâ rabbike fergabe.	
	( 8 )   Ve ümit edeceğini yalnız Rabbinden iste.
 
 95. Tîn Sûresi ( سُورَةُ التّ۪ينِ ) Surah At-Tin
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Vet tîni vez zeytun.	
	( 1 )   İncir ve zeytine and olsun,	
		
	( 2 )  Ve tûri sînîn.	
	( 2 )   And olsun Sina dağına,	
		
	( 3 )  Ve hâzâl beledil emîn.	
	( 3 )   And olsun bu güvenli Mekke şehrine ki:	
		
	( 4 )  Lekade halakanâl insâne fî ahseni takvîm.	
	( 4 )   Biz insanı en güzel şekilde yarattık,	
		
	( 5 )  Summe radedenâhu esfele sâfilîn.	
	( 5 )   Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.
 
- 
                        
                             
 
	( 6 )  İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe lehum ecerun gayru memnûn.	
	( 6 )   Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır.	
		
	( 7 )  Fe mâ yukezzibuke ba’du bid dîn.	
	( 7 )   Öyleyken, sana dini yalan saydırtan nedir?	
		
	( 8 )  E leysallâhu bi ahkemil hâkimîn.	
	( 8 )   Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?	
                        
 
 96. Alak Sûresi ( سُورَةُ الْعَلَقِ ) Surah Al-Alaq
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  ikra’ bismi rabbikellezî halaka.	
	( 1 )   Yaratan Rabbinin adıyla oku!	
		
	( 2 )  Halakal insâne min alaka.	
	( 2 )   O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı.	
		
	( 3 )  ikara’ ve rabbukel ekram.	
	( 3 )   Oku ve senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir.	
		
	( 4 )  Ellezî alleme bil kalem.	
	( 4 )   Ki O, kalem ile öğretti.	
		
	( 5 )  Allemel insâne mâ lem ya’lem.	
	( 5 )   İnsana bilmediği şeyleri öğretti.	
		
	( 6 )  Kellâ innel insâne le yatagâ.	
	( 6 )   Hayır, muhakkak ki insan gerçekten azgınlık yapar.	
		
	( 7 )  En raâhustagnâ.	
	( 7 )   Kendini müstağni görmesi (Allah’a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması) sebebiyle.	
		
	( 8 )  İnne ilâ rabbiker ruce’â.	
	( 8 )   Dönüş şüphesiz Rabbinedir.	
		
	( 9 )  E raeytellezî yenhâ.	
	( 9 )   Nehyedeni (men edeni) gördün mü?	
		
	( 10 )  Abeden izâ sallâ.	
	( 10 )   Bir kulu namaz kıldığı zaman.	
		
	( 11 )  E raeyte in kâne alâl hudâ.	
	( 11 )   Sen gördün mü? Eğer o (kul), hidayet üzere ise.	
		
	( 12 )  Ev emera bit takvâ.	
	( 12 )   Veya takvayı emretti ise.	
		
	( 13 )  E raeyte in kezzebe ve tevellâ.	
	( 13 )   Sen gördün mü, eğer yalanladı ve yüz çevirdi ise?	
		
	( 14 )  E lem ya’lem bi ennellâhe yerâ.	
	( 14 )   Allah'ın her şeyi görmekte olduğunu bilmez mi?	
		
	( 15 )  Kellâ le il lem yentehi le nesfean bin nâsiyeh.	
	( 15 )   Ama bundan vazgeçmezse, and olsun ki, onu perçeminden,	
		
	( 16 )  Nâsiyetin kâzibetin hâtieh.	
	( 16 )   Yalancı ve günahkar perçeminden cehenneme sürükleriz.	
		
	( 17 )  Felyed’u nâdiyeh.	
	( 17 )   O zaman, kafadarlarını çağırsın,	
		
	( 18 )  Se nede’uz zebâniyeh.	
	( 18 )   Biz de zebanileri çağıracağız.	
		
	( 19 )  Kellâ, lâ tuti’hu vescude vakateribe. (SECDE ÂYETİ)
	( 19 )   Sakın ona uyma; sen secde et, Rabbine yaklaş.
 
- 
                        
                             
 
	97. Kadir ( Kadr ) Sûresi ( سُورَةُ الْقَدْرِ ) Surah Al-Qadr	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr.	
	( 1 )   Doğrusu, Biz, Kuran'ı kadir gecesinde indirmişizdir.	
		
	( 2 )  Ve mâ edrâke mâ leyletul kadr.	
	( 2 )   Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?	
		
	( 3 )  Leyletul kaderi hayrun min elfi şehr.	
	( 3 )   Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.	
		
	( 4 )  Tenezzelul melâiketu ver rûhu fîhâ bi izni rabbihim min kulli emr.	
	( 4 )   Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.	
		
	( 5 )  Selâmun, hiye hattâ matalail fecr.	
	( 5 )   O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.
 
 98. Beyyine Sûresi ( سُورَةُ الْبَيِّنَةِ ) Surah Al-Bayyina
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Lem yekunillizîne keferû min ehlil kitâbi vel muşrikîne munfekkîne hattâ te’tiye humul beyyineh.	
	( 1 )   Kitap ehlinden ve müşriklerden kâfir olanlar, kendilerine beyyine (açık delil) gelinceye kadar (küfürlerinden) ayrılacak değillerdir.	
		
	( 2 )  Resûlun minallâhi yetlû suhufen mutahharah.	
	( 2 )   Allah’tan gönderilen resûl, (onlara) tertemiz (bâtıl ve şüpheden uzak) sahifeleri okur.	
		
	( 3 )  Fîhâ kutubun kayyimeh.	
	( 3 )   (O sayfalar) içinde temel, değişmez hükümler yazılı olan kitaplardır.	
		
	( 4 )  Ve mâ teferrakallezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câet humul beyyineh.	
	( 4 )   Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler.	
		
	( 5 )  Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz zekâh ve zâlike dînul kayyimeh.	
	( 5 )   Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur.	
		
	( 6 )  İnnellezîne keferû min ehlil kitâbi vel muşrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ, ulâike hum şerrul beriyyeh.	
	( 6 )   Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkar edenler, şüphesiz içinde temelli kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte bunlar, yaratıkların en kötüsüdürler.	
		
	( 7 )  İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ulâike hum hayrul beriyyeh.	
	( 7 )   Fakat, inanıp yararlı iş işleyenler, işte onlar da, yaratıkların en iyileridirler.	
		
	( 8 )  Cezâuhum inde rabbihim cennâtu adenin tecerî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ, radiyallâhu anhum ve radû anh, zâlike li men haşiye rabbeh.	
	( 8 )   Onların Rableri katındaki mükafatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah'tan razıdır. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir.
 
- 
                        
                             
 
	99. Zilzâl Sûresi ( سُورَةُ الزِّلْزَالِ ) Surah Az-Zalzala	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ.	
	( 1 )   Yer o dehşetli sarsıntısıyla sarsıldığında;	
		
	( 2 )  Ve ahracetil ardu eskâlehâ.	
	( 2 )   Ve yer ağırlıklarını dışarı attığında;	
		
	( 3 )  Ve kâlel insânu mâ lehâ.	
	( 3 )   Ve insan, “Ne oluyor buna!” dediğinde;	
		
	( 4 )  Yevme izin tuhaddisu ahbârahâ.	
	( 4 )   O gün (izin günü), (arz) haberlerini anlatacak.	
		
	( 5 )  Bi enne rabbeke evhâ lehâ.	
	( 5 )   Rabbinin ona vahyetmesi ile.	
		
	( 6 )  Yevme izin yasdurun nâsu eştâten li yurav a’mâlehum.	
	( 6 )   O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler.	
		
	( 7 )  Fe mey ya’mel miskâle zerratin hayray yerah.	
	( 7 )   Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.	
		
	( 8 )  Ve mey ya’mel miskâle zerratin şerray yerah.	
	( 8 )   Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.
 
 100. Âdiyât Sûresi ( سُورَةُ الْعَادِيَاتِ ) Surah Al-Aadiyaat
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Vel âdiyâti dabehâ.	
	( 1 )   And olsun Allah yolunda koştukça koşanlara;	
		
	( 2 )  Fel mûriyâti kadehâ.	
	( 2 )   And olsun kıvılcımlar saçanlara;	
		
	( 3 )  Fel mugîrâti subehâ.	
	( 3 )   Sabah sabah akına çıkanlara;	
		
	( 4 )  Fe eserne bihî nak’â.	
	( 4 )   Ve tozu dumana katanlara;	
		
	( 5 )  Fe vesatne bigî cem’â.	
	( 5 )   Düşman topluluğunun içine dalanlara ki:	
		
	( 6 )  înnel insâne li rabbihî le kenûde	
	( 6 )   İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.	
		
	( 7 )  Ve înnehu alâ zâlike le şehîde	
	( 7 )   Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir.	
		
	( 8 )  Ve innehu li hubbil hayri le şedîde	
	( 8 )   Gerçekten mala da pek düşkündür.	
		
	( 9 )  E fe lâ ya’lemu izâ bu’sira mâ fîl kubûr.	
	( 9 )   O bilmez mi ki kabirlerde bulunanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman;	
		
	( 10 )  Ve hussile mâ fîs sudûr.	
	( 10 )   Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman;	
		
	( 11 )  İnne rabbehum bi him yevme izin le hadîr.	
	( 11 )   Doğrusu Rableri o gün onların her şeyinden haberdardır.
 
- 
                        
                             
 
	101. Kâria Sûresi ( سُورَةُ الْقَارِعَةِ ) Surah Al-Qaari'a	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  El kâriah.	
	( 1 )   Gürültü koparacak olan	
		
	( 2 )  Mâl kâriah 	
	( 2 )   Nedir o gürültü koparacak olan?	
		
	( 3 )  Ve mâ edrâke mâl kâriah. 	
	( 3 )   O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen bilir misin?	
		
	( 4 )  Yevme yekûlun nâsu kel ferâşil mebesûs. 	
	( 4 )   O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler.	
		
	( 5 )  Ve tekûnul cibâlu kel ihnil menfûş. 	
	( 5 )   Dağlar, atılmış renkli yüne benzeyecekler.	
		
	( 6 )  Fe emmâ men sekulet mevâzînuh. 	
	( 6 )   Kimin tartılan amelleri ağır gelirse,	
		
	( 7 )  Fe huve fî îşetin râdiye. 	
	( 7 )   İşte o mutlu bir hayat içinde olur.	
		
	( 8 )  Ve emmâ men haffet mevâzînuh.  	
	( 8 )   Tartıları hafif gelenler ise,	
		
	( 9 )  Fe ummuhu hâviyeh. 	
	( 9 )   Onların yeri bir çukurdur.	
		
	( 10 )  Ve mâ edrâke mâ hiyeh. 	
	( 10 )   O çukurun ne olduğunu sen bilir misin?	
		
	( 11 )  Nârun hâmiyeh. 	
	( 11 )   O, kızgın bir ateştir.
 
 102. Tekâsür Sûresi ( سُورَةُ التَّكَاثُرِ ) Surah At-Takaathur
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Elhâkumut tekâsur.	
	( 1 )   Çoklukla (mal, mülk, evlât ile) övünmeniz sizi oyaladı.	
		
	( 2 )  Hattâ zurtumul mekâbir.	
	( 2 )   Hatta kabirleri ziyaret ettiniz (ölülerinizi bile sayarak çoklukla övündünüz).	
		
	( 3 )  Kellâ sevfe ta’lemûn.	
	( 3 )   Hayır; öyle olmayın; yakında bileceksiniz.	
		
	( 4 )  Summe kellâ sevfe ta’lemûn.	
	( 4 )   Hayır; gözünüzü açın; yakında bileceksiniz.	
		
	( 5 )  Kellâ lev ta’lemûne ilmel yakîn.	
	( 5 )   Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz!	
		
	( 6 )  Le teravunnel cahîm.	
	( 6 )   And olsun ki, cehennemi göreceksiniz.	
		
	( 7 )  Summe le teravunnehâ aynel yakîn.	
	( 7 )   And olsun ki, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.	
		
	( 8 )  Summe le tus’elunne yevme izin anin naîm.	
	( 8 )   Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz.
 
- 
                        
                             
 
	103. Asr Sûresi ( سُورَةُ الْعَصْرِ ) Surah Al-Asr	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Vel asr. 	
	( 1 )   İkindi vaktine (Asra; çağa) and olsun ki,	
		
	( 2 )  İnnel insâne le fî husr. 	
	( 2 )   İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir.	
		
	( 3 )  İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakki ve tevâsav bis sabr. 	
	( 3 )   Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine gerçeği tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.
 
 104. Hümeze Sûresi ( سُورَةُ الْهُمَزَةِ ) Surah Al-Humaza
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Veylul li kulli humezetil lumezeh.	
	( 1 )   Veyl o insanları çekiştirip kaş göz işaretleriyle alay edenlerin bütününe	
		
	( 2 )  Ellezî cemea mâlen ve addedeh.  	
	( 2 )   ve bir mal toplayıp hep onu sayana!	
		
	( 3 )  Yahsebu enne mâlehû ahledeh. 	
	( 3 )   Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.	
		
	( 4 )  Kellâ le yunbezenne fîl hutameh. 	
	( 4 )   Hayır; o, and olsun ki, Hutame'ye atılacaktır.	
		
	( 5 )  Ve mâ ederâke mâl hutameh. 	
	( 5 )   Hutame'nin ne olduğunu sen bilir misin?	
		
	( 6 )  Nârullâhil mûkadeh. 	
	( 6 )   Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir	
		
	( 7 )  Elletî tettaliu alâl ef’ideh.	
	( 7 )   ki, gönüllerin ta üstüne çıkar!	
		
	( 8 )  înnehâ aleyhim mu’sadeh. 	
	( 8 )   O (ateş), onların üstüne kapatılacaktır mutlaka,	
		
	( 9 )  Fî amedin mumeddedeh. 	
	( 9 )   uzatılmış sütunlar içinde olarak.
 
 105. Fîl Sûresi ( سُورَةُ الْف۪يلِ ) Surah Al-Fil
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  E lem tera keyfe feale rabbuke bi ashâbil fîl.	
	( 1 )   Fil sahiplerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?	
		
	( 2 )  E lem yece’al keydehum fî tadlîl.	
	( 2 )   Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı?	
		
	( 3 )  Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl.	
	( 3 )   Ve onların üzerine ebabil kuşlarını gönderdi (veya uçan ebabilleri gönderdi).	
		
	( 4 )  Termîhim bi hicâratin mîn siccîl.	
	( 4 )   Pişmiş sert tuğladan taşları, onların üzerine atıyorlardı (öyle ki).	
		
	( 5 )  Fe cealehum ke asfin me’kûl.	
	( 5 )   Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.
 
- 
                        
                             
 
	106. Kureyş Sûresi ( سُورَةُ قُرَيْشٍ ) Surah Quraish	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )   Li ilafi kurayş.	
	( 1 )   Kureyş'e imkan sağlandığı için,	
		
	( 2 )   ilafihim rihleteş şitâi ves sayf.	
	( 2 )   kışın ve yazın yolculuk etme imkanı sağlandığı için,	
		
	( 3 )   Felya’budu rabbe hâzâl beyt.	
	( 3 )   hiç olmazsa onun için bu Beyt'in (Kabe'nin) Rabbine kulluk etsinler!	
		
	( 4 )   Ellezî at’amehûm mîn cûîn ve âmenehûm min havf.	
	( 4 )   Ki kendilerini açlıktan doyurdu ve onları korkudan emin kıldı.
 
 107. Maûn Sûresi ( سُورَةُ الْمَاعُونِ ) Surah Al-Maa'un
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  E raeytellezî yukezzibu bid dîn 	
	( 1 )   Dini yalan sayanı gördün mü?	
		
	( 2 )  Fe zâlikellezi yedu’ul yetîm 	
	( 2 )   İşte yetimi itip kakan odur!	
		
	( 3 )  Ve lâ yahuddu alâ taâmil miskîn. 	
	( 3 )   Yoksulu doyurmaya teşvik etmez.	
		
	( 4 )  Fe veylul lil musallîn 	
	( 4 )   Vay o namaz kılanların haline ki:	
		
	( 5 )  Ellezîne hum an salâtihim sâhûn 	
	( 5 )   Onlar kıldıkları namazdan gafildirler.	
		
	( 6 )  Ellezîne hum yurâûn 	
	( 6 )   Onlar gösteriş yaparlar.	
		
	( 7 )  Ve yemneûnel mâûn 	
	( 7 )   Onlar basit şeyleri dahi vermezler.
 
 108. Kevser Sûresi ( سُورَةُ الْكَوْثَرِ ) Surah Al-Kawthar
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  înnâ a’taynâkel kevser	
	( 1 )   Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir.	
		
	( 2 )  Fe salli li rabbike venhar.	
	( 2 )   Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.	
		
	( 3 )  inne şânieke huvel ebetar.	
	( 3 )   Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.
 
- 
                        
                             
 
	109. Kâfirûn Sûresi ( سُورَةُ الْكَافِرُونَ ) Surah Al-Kaafiroon	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )   Kul yâ eyyuhâl kafirûn.	
	( 1 )   De ki: "Ey inkarcılar!"	
		
	( 2 )   Lâ a’budu mâ ta’budûn.	
	( 2 )   "Ben sizin taptıklarınıza tapmam."	
		
	( 3 )   Ve lâ entum abidune mâ a’bude.	
	( 3 )   "Benim taptığıma da sizler tapmazsınız."	
		
	( 4 )   Ve lâ ene abidûn mâ abedtum.	
	( 4 )   "Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim."	
		
	( 5 )   Ve lâ entum abidune mâ a’bude.	
	( 5 )   "Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz."	
		
	( 6 )   Lekum dinikum ve liye dîn.	
	( 6 )   "Sizin dininiz size, benim dinim banadır."
 
 110. Nasr Sûresi ( سُورَةُ النَّصْرِ ) Surah An-Nasr
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )   izâ câ e nasrullâhi vel feth	
	( 1 )   Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,	
		
	( 2 )   Ve raeyten nese yedehulûne fî dînillâhi efvaca	
	( 2 )   insanları bölük, bölük Allah'ın dinine girerlerken gördüğünde.	
		
	( 3 )   Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh, înnehu kâne tevvâbâ	
	( 3 )   "artık Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlamasını dile! Muhakkak ki, O, çok bağışlayandır!
 
 111. Tebbet ( Mesed ) Sûresi ( سُورَةُ الْمَسَدِ ) Surah Al-Masadr
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 )  Tebbet yedâ ebi lehebîn ve tebb	
	( 1 )  Ebu Leheb'in elleri kurusun; kurudu da!	
		
	( 2 )  Mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ kesebe	
	( 2 )   Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi.	
		
	( 3 )  Se yaslâ narân zâte lehebe	
	( 3 )   Alevli ateşe yaslanacaktır.	
		
	( 4 )  Vemraetuhu, hâmmaletel hatabe	
	( 4 )   Ve onun, odun taşıyan kadını da.	
		
	( 5 )  Fi cidihâ habelûn mîn mesede
 ( 5 )   Onun boynunda mesedden (bükülmüş liften) bir ip vardır.
 
- 
                        
                             
 
	112. İhlâs Sûresi ( سُورَةُ الْاِخْلَاصِ ) Surah Al-Ikhlaas	
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 ) Kul huvallâhu ehade	
	( 1 ) De ki: "O Allah tek birdir.	
		
	( 2 ) Allâhus samede	
	( 2 ) Allah, o eksiksiz, Samed'dir (Her şey O'na muhtaçtır.)	
		
	( 3 ) Lem yelid ve lem yûlede	
	( 3 ) Doğurmadı ve doğurulmadı.	
		
	( 4 ) Ve lem yekul lehu kufuven ehade
 ( 4 ) O'na bir küfüv (denk) de olmadı!"
 
 
 113. Felak Sûresi ( سُورَةُ الْفَلَقِ ) Surah Al-Falaq
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 ) Kul eûzu bi rabbil felak	
	( 1 ) De ki: "Sığınırım o sabahın Rabbine,	
		
	( 2 ) Mîn şerri mâ halaka	
	( 2 ) yarattığı şeylerin şerrinden,	
		
	( 3 ) Ve mîn şerri gâsikin izâ vekabe	
	( 3 ) Karanlığı çöküp bastırdığında bir gecenin şerrinden,	
		
	( 4 ) Ve mîn şerrîn neffâsâti fîl ukade.	
	( 4 ) o düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden	
		
	( 5 ) Ve mîn şerri hâsidin izâ hasede.	
	( 5 ) ve kıskançlık gösterdiğinde bir kıskancın şerrinden!"
 
 114. Nâs Sûresi ( سُورَةُ النَّاسِ ) Surah An-Naas
 
 Bismillâhir rahmânir rahîm
 Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
 
 ( 1 ) Kul e'uzu birabbînnâs	
	( 1 ) De ki: "Sığınırım insanların Rabbine,	
		
	( 2 ) Melikînnâs	
	( 2 ) insanların hükümdarına,	
		
	( 3 ) İlahînnâs	
	( 3 ) insanların İlahına;	
		
	( 4 ) Mîn şerrilvesvasil hânnas	
	( 4 ) o sinsi vesvesecinin şerrinden,	
		
	( 5 ) Elleziy yuvesvisu fisudurînnâs	
	( 5 ) ki, insanların sinelerine vesvese verir durur.	
		
	( 6 ) Minel cînnetivênnâs	
	( 6 ) Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olsun)."