Cüz   30
Kur’ân sayfa no : 581 - 604  
Okuyan : Şeyh Abdul Rahman Al-Ussi   ( Kâbe İmamı )

  • Eûzu billahi mine’ş-şeytani’r-racim
    Kovulmuş Olan Şeytanın Şerrinden Allah’a Sığınırım

    78. Nebe Sûresi ( سُورَةُ النَّبَأِ ) Surah An-Naba

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Amme yetesâelûn(yetesâelûne). ( 1 ) Neyi soruşturuyorlar? ( 2 ) Anin nebeil azîm(azîmi). ( 2 ) Büyük haberden. ( 3 ) Ellezî hum fîhi muhtelifûn(muhtelifûne). ( 3 ) Ki onlar, onun hakkında ihtilâf içindeler. ( 4 ) Kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne). ( 4 ) Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir. ( 5 ) Summe kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne). ( 5 ) Yine hayır; elbette görüp bileceklerdir. ( 6 ) E lem nec’alil arda mihâdâ(mihâden). ( 6 ) Arzı döşek kılmadık mı? ( 7 ) Vel cibâle evtâdâ(evtâden). ( 7 ) Ve dağları (yeri sabit tutan) kazıklar (yapmadık mı?) ( 8 ) Ve halaknâkum ezvâcâ(ezvacen). ( 8 ) Sizi çift çift yarattık; ( 9 ) Ve cealnâ nevmekum subâtâ(subâten). ( 9 ) Uykunuzu dinlenme vakti kıldık; ( 10 ) Ve cealnâl leyle libâsâ(libâsen). ( 10 ) Geceyi bir örtü yaptık; ( 11 ) Ve cealnân nehâre meâşâ(meâşen). ( 11 ) Gündüzü geçimi sağlama vakti kıldık; ( 12 ) Ve beneynâ fevkakum seb'an şidâdâ(şidâden). ( 12 ) Üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik; ( 13 ) Ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(vehhâcen). ( 13 ) Parlak ışık veren güneşi varettik; ( 14 ) Ve enzelnâ minel mu’sırâti mâen seccâcâ(seccâcen). ( 14 ) Ve yağmur bulutlarından şarıl şarıl akan su indirdik. ( 15 ) Li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(nebâten). ( 15 ) Onunla taneler ve nebatlar çıkaralım diye. ( 16 ) Ve cennâtin elfâfâ(elfâfen). ( 16 ) Sarmaş dolaş olmuş (içiçe) bağlar ve bahçeler (oluşsun diye). ( 17 ) İnne yevmel faslı kâne mîkâtâ(mîkâten). ( 17 ) Doğrusu, hüküm gününün vakti elbette tesbit edilmiştir. ( 18 ) Yevme yunfehu fîs sûri fe te’tûne efvâcâ(efvâcen). ( 18 ) Sura üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz. ( 19 ) Ve futihatis semâu fe kânet ebvâbâ(ebvâben). ( 19 ) Gökler kapı kapı açılacaktır. ( 20 ) Ve suyyiratil cibâlu fe kânet serâbâ(serâben). ( 20 ) Dağlar yürütülüp serap olacaktır. ( 21 ) İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden). ( 21 ) Muhakkak ki cehennem mirsad olmuştur. ( 22 ) Lit tâgîne meâbâ(meâben). ( 22 ) Azgınlar için meab (sığınılacak yer) olarak. ( 23 ) Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben). ( 23 ) Orada çağlar boyunca (nice devirler) kalacaklardır. ( 24 ) Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben). ( 24 ) Orada bir serinlik ve bir içecek tatmazlar. ( 25 ) İllâ hamîmen ve gassâkâ(gassâkan). ( 25 ) Gassak (irin) ve hamimden (kaynar su) başka. ( 26 ) Cezâen vifâkâ(vifâkan). ( 26 ) Uygun bir ceza (karşılık) olarak. ( 27 ) İnnehum kânû lâ yercûne hısâbâ(hısâben). ( 27 ) Çünkü onlar, hesaba çekileceklerini sanmazlardı. ( 28 ) Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben). ( 28 ) Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı. ( 29 ) Ve kulle şey’in ahsaynâhu kitâbâ(kitâben). ( 29 ) Biz de herşeyi yazıp saymışızdır. ( 30 ) Fe zûkû fe len nezîdekum illâ azâbâ(azâben). ( 30 ) Şöyle deriz: "Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız."
  • ( 31 ) İnne lil muttakîne mefâzâ(mefâzen). ( 31 ) Muhakkak ki, muttakiler (takva sahipleri) için kurtuluş (ve kazanç) vardır. ( 32 ) Hadâika ve a’nâbâ(a’nâben). ( 32 ) Bahçeler ve üzüm bağları vardır. ( 33 ) Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben). ( 33 ) Ve aynı yaşta, şahane endamlı genç kızlar. ( 34 ) Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan). ( 34 ) Ve içi dolu kadehler vardır. ( 35 ) Lâ yesmeûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben). ( 35 ) Orada boş ve yalan söz işitmezler. ( 36 ) Cezâen mir rabbike atâen hısâbâ(hısâben). ( 36 ) Bunlar Rabbinin katından, hesabları karşılığı verilenlerdir. ( 37 ) Rabbis semâvâti vel ardi ve mâ beynehumâr rahmân lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben). ( 37 ) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. O, önünde kimsenin konuşmayacağı Rahman olan Allah'tır. ( 38 ) Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben). ( 38 ) Cebrail ve meleklerin dizi dizi durdukları gün, Rahman olan Allah'ın izni olmadan kimse konuşamayacaktır. Konuştuğu zaman da doğruyu söyleyecektir. ( 39 ) Zâlikel yevmul hakk, fe men şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben). ( 39 ) İşte gerçek gün budur. Dileyen kimse, Rabbine götürecek bir yol benimser. ( 40 ) İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yanzurul mer’u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben). ( 40 ) Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak olaydım" der.

    79. Naziât Sûresi ( سُورَةُ النَّازِعَاتِ ) Surah An-Naazi'aat

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Ven nâziâti garkâ. ( 1 ) Canları boğarcasına şiddetle çekip alanlara and olsun, ( 2 ) Ven nâşitâti neştâ. ( 2 ) Canları kolaylıkla alanlara and olsun, ( 3 ) Ves sâbihâti sebehâ. ( 3 ) Yüzüp yüzüp gidenlere and olsun, ( 4 ) Fes sâbikâti sebekâ. ( 4 ) Ve de yarışarak öne geçenlere (andolsun). ( 5 ) Fel mudebbirâti emrâ. ( 5 ) Ve de emirle (işleri) tedbir edenlere (emri yerine getirip idare edenlere) (andolsun). ( 6 ) Yevme tercufur râcifeh. ( 6 ) O gün bir sarsıntı sarsar. ( 7 ) Tetbeuhâr râdifeh. ( 7 ) Peşinden bir diğeri gelir. ( 8 ) Kulûbun yevme izin vâcifeh. ( 8 ) O gün kalbler titrer. ( 9 ) Ebsâruhâ hâşiah. ( 9 ) İnsanların gözleri yere döner. ( 10 ) Yekûlûne e innâ le merdûdûne fîl hâfirati. ( 10 ) Derler ki: "Biz eski halimize mi döndürüleceğiz?" ( 11 ) E izâ kunnâ izâmen nahirah. ( 11 ) "Ufalanmış kemik olduğumuz zaman mı?" ( 12 ) Kâlû tilke izen kerratun hâsirah. ( 12 ) Derler ki: "O takdirde bu zararına bir dönüştür." ( 13 ) Fe innemâ hiye zecratun vâhideh ( 13 ) Doğrusu bir tek çığlık yetecektir. ( 14 ) Fe izâ hum bis sâhirah. ( 14 ) Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.
  • ( 15 ) Hel etâke hadîsu mûsâ. ( 15 ) Musa'nın başından geçen olay sana geldi mi? ( 16 ) İz nâdâhu rabbuhu bil vâdil mukaddesi tuvâ. ( 16 ) Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitap etmişti: ( 17 ) İzhebe ilâ fir’avne innehu tagâ. ( 17 ) "Firavun'a git; doğrusu o azmıştır." ( 18 ) Fe kul hel leke ilâ en tezekkâ. ( 18 ) "Ona de ki: Arınmağa niyetin var mı?" ( 19 ) Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ. ( 19 ) "Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın." ( 20 ) Fe erâhul âyetel kuberâ. ( 20 ) Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi. ( 21 ) Fe kezzebe ve asâ. ( 21 ) Ama Firavun yalanladı ve baş kaldırdı. ( 22 ) Summe edebera yes’â. ( 22 ) Geri dönüp yürüdü. ( 23 ) Fe haşera fe nâdâ. ( 23 ) Adamlarını toplayıp seslendi: ( 24 ) Fe kâle ene rabbukumul a’lâ. ( 24 ) "Sizin en yüce rabbiniz benim" dedi. ( 25 ) Fe ehazehullâhu nekâlel âhırati vel ûlâ. ( 25 ) Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı. ( 26 ) İnne fî zâlike le ıbraten li mey yahşâ. ( 26 ) Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır. ( 27 ) E entum eşeddu halkan emis semâ, benâhâ. ( 27 ) Yaratma bakımından siz mi yoksa bina ettiği sema mı daha kuvvetli? (Sizi yaratmak mı yoksa bina ettiği semayı mı yaratmak daha zor?) ( 28 ) Rafea semkehâ fe sevvâhâ. ( 28 ) Onun (semanın) tavanını yükseltti (yüksekliğini artırdı). Sonra da onu sevva etti (dizayn edip düzenledi). ( 29 ) Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ. ( 29 ) Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır. ( 30 ) Vel arda ba’de zâlike dehâhâ. ( 30 ) Ardından yeri düzenlemiştir. ( 31 ) Ahrace minhâ mâehâ ve mer’âhâ. ( 31 ) Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir. ( 32 ) Vel cibâle ersâhâ. ( 32 ) Dağları yerleştirmiştir. ( 33 ) Metâan lekum ve li en‘âmikum. ( 33 ) Bunları sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için yapmıştır. ( 34 ) Fe izâ câetit tâmmetul kuberâ. ( 34 ) Fakat o büyük (dayanılmaz) musîbet (kıyâmet vakti) geldiği zaman. ( 35 ) Yevme yetezekkerul insânu mâ seâ. ( 35 ) O gün insan ne için çalıştığını (ne yaptığını) tezekkür eder (düşünür). ( 36 ) Ve burrizetil cahîmu li mey yerâ. ( 36 ) Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir. ( 37 ) Fe emmâ men tagâ. ( 37 ) Fakat, artık kim taşkınlık etmiş (haddi aşmış) ise. ( 38 ) Ve âseral hayâted dunyâ. ( 38 ) Ve dünya hayatını tercih etmiş ise. ( 39 ) Fe innel cahîme hiyel me’vâ. ( 39 ) O taktirde, muhakkak ki alevli ateş (cehennem), o, barınacak yerdir. ( 40 ) Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ. ( 40 ) Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa). ( 41 ) Fe innel cennete hiyel me’vâ. ( 41 ) O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir. ( 42 ) Yes’elûneke anis sâati eyyâne mursâhâ. ( 42 ) Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar. ( 43 ) Fîme ente min zikrâhâ. ( 43 ) Nerde senden onu anlatması? ( 44 ) İlâ rabbike muntehâhâ. ( 44 ) Onun bilgisi Rabbine aittir. ( 45 ) İnnemâ ente munziru mey yahşâhâ. ( 45 ) Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın. ( 46 ) Ke ennehum yevme yeravnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ. ( 46 ) Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.
  • 80. Abese Sûresi ( سُورَةُ عَبَسَ ) Surah Abasa

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Abese ve tevellâ. ( 1 ) Huzursuz oldu (yüzünü buruşturdu). Ve başını çevirdi (ilgilenmedi). ( 2 ) En câehul a’mâ. ( 2 ) Âmâ olan bir kişinin ona gelmesi (sebebiyle). ( 3 ) Ve mâ yuderîke leallehu yezzekkâ. ( 3 ) Ne bilirsin, belki de o arınacak; ( 4 ) Ev yezzekkeru fe tenfeahuz zikrâ. ( 4 ) Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti. ( 5 ) Emmâ menistagnâ. ( 5 ) Fakat kendini müstağni gören (bir şeye muhtaç olmadığını sanan) kimse. ( 6 ) Fe ente lehu tesaddâ. ( 6 ) Oysa sen, ona yöneliyorsun. ( 7 ) Ve mâ aleyke ellâ yezzekkâ. ( 7 ) Arınmak istememesinden sana ne? ( 8 ) Ve emmâ men câeke yes’â. ( 8 ) Halbuki sana koşarak gelen kimse. ( 9 ) Ve huve yahşâ. ( 9 ) Ve o huşû duyuyor. ( 10 ) Fe ente anhu telehhâ. ( 10 ) Oysa sen, onunla ilgilenmiyorsun. ( 11 ) Kellâ înnehâ tezkirah. ( 11 ) Dikkat et; bu Kuran bir öğüttür. ( 12 ) Fe men şâe zekerah. ( 12 ) Dileyen onu öğüt kabul eder. ( 13 ) Fî suhufin mukerrameh. ( 13 ) O (Kur’ân), mükerrem (şerefli) sayfalardadır. ( 14 ) Merfûatin mutahherah. ( 14 ) Yüceltilmiş, mutahhar kılınmış (sayfalardadır). ( 15 ) Bi eydî seferah. ( 15 ) efirlerin (kâtiplerin) elleri ile. ( 16 ) Kirâmin berarah. ( 16 ) Kerim olan sadıkların (elleri ile yazılmıştır). ( 17 ) Kutilel însânu mâ ekferah. ( 17 ) Canı çıksın o insanın, o ne nankördür! ( 18 ) Min eyyi şey’in halakah. ( 18 ) Allah onu hangi şeyden yaratmış? ( 19 ) Min nutafetin, halakahu fe kadderah. ( 19 ) Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek ona şekil vermiş; ( 20 ) Summes sebîle yesserah. ( 20 ) Sonra, yolu ona kolaylaştırmıştır. ( 21 ) Summe emâtehu fe akuberah. ( 21 ) Sonra onu öldürür ve kabre koyar. ( 22 ) Summe izâ şâe enşerah. ( 22 ) Sonra, dilediği zaman onu tekrar diriltir. ( 23 ) Kellâ lemmâ yakadi mâ emerah. ( 23 ) Hayır; Allah'ın kendisine buyurduğunu hala yerine getirmemiştir. ( 24 ) Felyanzuril însânu ilâ taâmih. ( 24 ) İnsan, yiyeceğine bir baksın; ( 25 ) Ennâ sabebenâl mâe sabbâ. ( 25 ) Doğrusu suyu bol bol indirmekteyiz. ( 26 ) Summe şekakanâl arda şekkâ. ( 26 ) Sonra yeri öyle bir yarışla yardık ki. ( 27 ) Fe enbetnâ fîgâ habbâ. ( 27 ) Böylece orada taneler yetiştirdik. ( 28 ) Ve ineben ve kadbe. ( 28 ) Ve üzümler ve yoncalar. ( 29 ) Ve zeytûnen ve nahle. ( 29 ) Ve zeytinler ve hurmalar. ( 30 ) Ve hadâika gulbâ. ( 30 ) Ve ağaçları iç içe olmuş (dalları birbirine girmiş) bahçeler. ( 31 ) Ve fâkigeheten ve ebbâ. ( 31 ) Ve meyveler ve mer’alar (otlaklar). ( 32 ) Metâal lekum ve li en’âmikum. ( 32 ) Bunlar sizin ve hayvanlarınız için geçimliktir. ( 33 ) Fe izâ câetis sâhha. ( 33 ) O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman;
  • ( 34 ) Yevme yefirrul mer’u min ahîh. ( 34 ) O gün kişi kardeşinden kaçar. ( 35 ) Ve ummihî ve ebîh. ( 35 ) Ve annesinden ve babasından. ( 36 ) Ve sâhibetihî ve benîh. ( 36 ) Ve eşinden ve oğlundan (kaçar). ( 37 ) Li kullimriin minhum yevme izin şe’nun yugnîh. ( 37 ) O gün, herkesin kendine yeter derdi vardır. ( 38 ) Vucûhuy yevme izin musfirah. ( 38 ) O gün (izin günü) parlayan yüzler vardır. ( 39 ) Dâhiketun mustebşirah. ( 39 ) Müjdelenmiş gülen yüzler (vardır). ( 40 ) Ve vucûhuy yevme izin aleygâ gaberah. ( 40 ) Ve o gün (izin günü), üzeri tozlu (toza toprağa bulanmış) yüzler vardır. ( 41 ) Terhekuhâ katerah. ( 41 ) Onu bir karanlık kaplar. ( 42 ) Ulâike humul keferatul fecerah. ( 42 ) İşte bunlar inkarcı olanlar, Allah'ın buyruğundan çıkanlardır.

    81. Tekvîr Sûresi ( سُورَةُ التَّكْو۪يرِ ) Surah At-Takwir

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) İzâş şemsu kuvvirat. ( 1 ) Güneş dürülüp ışığı kalmadığı zaman; ( 2 ) Ve izân nucûmun kederat. ( 2 ) Yıldızlar düşüp, söndüğü zaman; ( 3 ) Ve izâl cibâlu suyyirat. ( 3 ) Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman; ( 4 ) Ve izâl işâru uttilet. ( 4 ) Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman; ( 5 ) Ve izâl vuhûşu huşirat. ( 5 ) Yabani hayvanlar bir araya toplatıldığı zaman; ( 6 ) Ve izâl bihâru succirat. ( 6 ) Denizler kaynaştırıldığı zaman; ( 7 ) Ve izân nufûsu zuvvicet. ( 7 ) Canlar bedenlerle birleştirildiği zaman; ( 8 ) Ve izâl mev’ûdetu suilet. ( 8 ) Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman; ( 9 ) Bi eyyi zenbin kutilet. ( 9 ) Kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman; ( 10 ) Ve izâs suhufu nuşirat. ( 10 ) Amel defterleri açıldığı zaman; ( 11 ) Ve izâs semâu kuşitat. ( 11 ) Gök yerinden oynatıldığı zaman; ( 12 ) Ve izâl cahîmu su’irat. ( 12 ) Cehennem alevlendirildiği zaman; ( 13 ) Ve izâl cennetu uzlifet. ( 13 ) Cennet yaklaştırıldığı zaman; ( 14 ) Alimet nefsun mâ ahdarat. ( 14 ) İnsanoğlu önceden ne hazırladığını görecektir. ( 15 ) Fe lâ ukasimu bil hunnes. ( 15 ) Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun; ( 16 ) El cevâril kunnes. ( 16 ) Gündüz sinip geceleri gözüken gezegenlere and olsun; ( 17 ) Vel leyli izâ as’as. ( 17 ) Kararmaya başlayan geceye and olsun; ( 18 ) Ves subehi izâ teneffes. ( 18 ) Ağarmaya başlayan sabaha and olsun ki, ( 19 ) înnehu le kavlu resûlin kerim. ( 19 ) Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. ( 20 ) Zî kuvvetin inde zîl arşi mekîn. ( 20 ) Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür.
  • ( 21 ) Mutâin semme emîn. ( 21 ) Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. ( 22 ) Ve mâ sâhibukum bi mecenûn. ( 22 ) Arkadaşınız (Muhammed) asla deli değildir. ( 23 ) Ve lekade raâhu bil ufukil mubîn. ( 23 ) And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür. ( 24 ) Ve mâ huve alâl gaybi bi danîn. ( 24 ) Peygamber, görülmeyenler hakkında söylediklerinden ötürü töhmet altında tutulamaz. ( 25 ) Ve mâ huve bi kavli şeytânin racîm. ( 25 ) Bu Kuran, kovulmuş şeytanın sözü olamaz. ( 26 ) Fe eyne tezhebûn. ( 26 ) Nereye gidiyorsunuz? ( 27 ) İn huve illâ zikrul lil âlemîn. ( 27 ) Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür. ( 28 ) Li men şâe minkum ey yestakîm. ( 28 ) Kuran, ancak aranızda doğru yola girmeyi dileyene ve alemlere bir öğüttür. ( 29 ) Ve mâ teşâûne illâ ey yeşâallâhu rabbul âlemîn. ( 29 ) Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe sizler bir şey dileyemezsiniz.

    82. İnfitâr Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْفِطَارِ ) Surah Al-Infitaar

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) İzâs semâunfetarat. ( 1 ) Gök yarıldığı zaman, ( 2 ) Ve izâl kevâkibunteserat. ( 2 ) Yıldızlar dağılıp döküldüğü zaman, ( 3 ) Ve izâl bihâru fuccirat. ( 3 ) Denizler kaynaştığı zaman, ( 4 ) Ve izâl kubûru bu’sirat. ( 4 ) Kabirlerin içi dışa çıktığı zaman, ( 5 ) Alimet nefsun mâ kaddemet ve ahharat. ( 5 ) İnsanoğlu, ne yaptığını ve ne yapmadığını görür. ( 6 ) Yâ eyyuhâl însânu mâ garrake bi rabbikel kerîm. ( 6 ) Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir? ( 7 ) Ellezî halakake fe sevvâke fe adelek. ( 7 ) Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir? ( 8 ) Fî eyyi sûratin mâ şâe rakkebek. ( 8 ) Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir? ( 9 ) Kellâ bel tukezzibûne bid dîn. ( 9 ) Hayır, hayır; doğrusu siz dini yalanlıyorsunuz. ( 10 ) Ve înne aleykum le hâfizîn. ( 10 ) Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler. ( 11 ) Kirâmen kâtibîn. ( 11 ) Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler. ( 12 ) Ya’lemûne mâ tef’alûn. ( 12 ) Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler. ( 13 ) înnel eberâre lefî naîm. ( 13 ) İyiler şüphesiz nimet içindedirler. ( 14 ) Ve înnel fuccâre le fî cahîm. ( 14 ) Allah'ın buyruğundan çıkanlar cehennemdedirler. ( 15 ) Yaslevnehâ yevmed dîn. ( 15 ) Din Günü oraya girerler. ( 16 ) Ve mâ hum anhâ bi gâibîn. ( 16 ) Oradan bir daha ayrılamazlar. ( 17 ) Ve mâ ederâke mâ yevmud dîn. ( 17 ) Din gününün ne olduğunu sen nereden bilirsin? ( 18 ) Summe mâ ederâke mâ yevmud dîn. ( 18 ) Evet, din gününün ne olduğunu nereden bileceksin? ( 19 ) Yevme lâ temliku nefsun li nefsin şey’â, vel emru yevme izin lillâh. ( 19 ) O gün, kimsenin kimseye hiçbir fayda sağlamayacağı bir gündür. O gün buyruk, yalnız Allah'ındır.
  • 83. Mutaffifîn Sûresi ( سُورَةُ الْمُطَفِّف۪ينَ ) Surah Al-Mutaffifin

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Veylul lil mutaffifîn. ( 1 ) İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline! ( 2 ) Ellezîne izâktâlû alân nâsi yestevfûn. ( 2 ) İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline! ( 3 ) Ve izâ kâlûhum ev vezenûhum yuhsirûn. ( 3 ) İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline! ( 4 ) E lâ yezunnu ulâike ennehum mebe'ûsûn. ( 4 ) Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı? ( 5 ) Li yevmin azîm. ( 5 ) Bunlar, büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı? ( 6 ) Yevme yekûmun nâsu li rabbil âlemîn. ( 6 ) O gün insanlar Alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar. ( 7 ) Kellâ inne kitâbel fuccâri le fî siccîn. ( 7 ) Sakının; Allah'ın buyruğundan dışarı çıkanlar, muhakkak "Siccin" adlı defterde yazılıdır. ( 8 ) Ve mâ ederâke mâ siccîn. ( 8 ) Siccin'in ne olduğunu sen nerden bilirsin? ( 9 ) Kitâbun merkûm. ( 9 ) O, yazılmış bir kitaptır. ( 10 ) Veyluy yevme izin lil mukezzibîn. ( 10 ) Yalanlayanların o gün vay haline! ( 11 ) Ellezîne yukezzibûne bi yevmiddîn. ( 11 ) Onlar, kıyamet gününü yalanlamış olanlardır. ( 12 ) Ve mâ yukezzibu bihî illâ kullu mu’tedin esîm. ( 12 ) Oysa onu mütecaviz günahkardan başka kimse yalanlamaz. ( 13 ) İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn. ( 13 ) Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Öncekilerin masalları" der. ( 14 ) Kellâ bel râne alâ kulûbihim mâ kânû yeksibûn. ( 14 ) Hayır, hayır; onların kazandıkları kalblerini paslandırıp körletmiştir. ( 15 ) Kellâ innehum ar rabbihim yevme izin le mahcûbûn. ( 15 ) Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır. ( 16 ) Summe innehum le sâlûl cahîm. ( 16 ) Sonra onlar, şüphesiz, cehenneme gireceklerdir. ( 17 ) Summe yukâlu hâzâllezî kuntum bihî tukezzibûn. ( 17 ) Sonra da: "yalanlayıp durduğunuz işte budur" denecektir. ( 18 ) Kellâ inne kitâbel eberâri le fî illiyyîn. ( 18 ) Ama iyilerin defteri yüksek katlardadır. ( 19 ) Ve mâ ederâke mâ illiyyûn. ( 19 ) O yüksek katların ne olduğunu sen bilir misin? ( 20 ) Kitâbun merkûm. ( 20 ) O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır. ( 21 ) Yeşheduhul mukarrabûn. ( 21 ) O, gözde meleklerin gördüğü, yazılı bir kitapdır. ( 22 ) İnnel eberâre le fî naîm. ( 22 ) İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler. ( 23 ) Alâl erâiki yanzurûn. ( 23 ) İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler. ( 24 ) Ta’rifu fî vucûhihim nadraten naîm. ( 24 ) Onları, yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın. ( 25 ) Yuskavne mir rahîkin mahtûm. ( 25 ) Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar. ( 26 ) Hitâmuhu misk. Ve fî zâlike felyetenâfesil mutenâfisûn. ( 26 ) Sonunda misk kokusu bırakan, ağzı kapalı saf bir içecekten içerler. İyi şeyler için yarışanlar, bunun için yarışsınlar.
  • ( 27 ) Ve mizâcuhu mîn tesnîm. ( 27 ) Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır. ( 28 ) Ayney yeşrabu bihâl mukarrabûn. ( 28 ) Onun katkısı gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır. ( 29 ) İnnellezîne eceramû kânû minellezîne âmenû yadhakûn. ( 29 ) Suçlular, şüphesiz, inanmış olanlara gülerlerdi. ( 30 ) Ve izâ merrû bihim yetagâmezûn. ( 30 ) Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı. ( 31 ) Ve izân kalebû ilâ ehlihimunkalebû fekihîn. ( 31 ) Taraftarlarına vardıklarında bununla eğlenirlerdi. ( 32 ) Ve izâ raevhum kâlû inne hâulâi le dâllûn. ( 32 ) İnananları gördükleri zaman: "Doğrusu bunlar sapık olanlardır" derlerdi. ( 33 ) Ve mâ ursilû aleyhim hâfizîn. ( 33 ) Oysa kendileri, inananlara gözcü olarak gönderilmemişlerdi. ( 34 ) Fel yevmellezîne âmenû minel kuffâri yadhakûn. ( 34 ) Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler. ( 35 ) Alâl erâiki yenzurûn. ( 35 ) Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler. ( 36 ) Hel suvvibel kuffâru mâ kânû yef’alûn. ( 36 ) Tahtlar üzerinde, inkarcıların yaptıkları şeylerin karşılığının nasıl verildiğini seyrederler.

    84. İnşikâk Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْشِقَاقِ ) Surah Al-Inshiqaaq

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) İzâs semâunşakkat. ( 1 ) Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir. ( 2 ) Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat. ( 2 ) Gök yarılıp Rabbine boyun eğdiği zaman, ki gök boyun eğecektir. ( 3 ) Ve izâl ardu muddet. ( 3 ) Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir ( 4 ) Ve elkat mâ fîgâ ve tehallet. ( 4 ) Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir ( 5 ) Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat. ( 5 ) Yer düzeltilip, içinde olanları dışarı atarak boşaldığı zaman ve yer Rabbine boyun eğdiği zaman, ki yer boyun eğecektir ( 6 ) Yâ eyyuhâl însânu înneke kâdihun ilâ rabbike kedehan fe mulâkîh. ( 6 ) Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalarsın, sonunda O'na kavuşacaksın. ( 7 ) Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînih. ( 7 ) Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner. ( 8 ) Fe sevfe yuhâsebu hisâbey yesîrâ. ( 8 ) Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner. ( 9 ) Ve yenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ. ( 9 ) Amel defteri kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner. ( 10 ) Ve emmâ men ûtiye kitâbehu verâ e zahrih. ( 10 ) Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer. ( 11 ) Fe sevfe yed’û subûrâ. ( 11 ) Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer. ( 12 ) Ve yaslâ saîrâ. ( 12 ) Ama amel defteri kendisine arkasından verilen kimse: "Mahvoldum" diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme girer. ( 13 ) înnehu kâne fî ehlihî mesrûrâ. ( 13 ) Çünkü o, dünyada, adamlarının yanında iken zevk içindeydi.
  • ( 14 ) înnehu zanne en ley yahûr. ( 14 ) Zira; o, bir daha dirilip dönmeyeceğini sanmıştı. ( 15 ) Belâ, înne rabbehu kâne bihî basîrâ. ( 15 ) Bilin ki, Rabbi onu şüphesiz görmekteydi. ( 16 ) Fe lâ ukusimu biş şefak. ( 16 ) Akşamın alaca karanlığına and olsun; ( 17 ) Vel leyli ve mâ vesak. ( 17 ) Geceye ve gecenin içinde olan şeylere and olsun; ( 18 ) Vel kameri izâttesak. ( 18 ) Dolunay halindeki aya and olsun ki: ( 19 ) Le terkebunne tabakan an tabaka ( 19 ) Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğratılacaksınız. (tabakadan tabakaya bineceksiniz) ( 20 ) Fe mâ lehum lâ yuk’minûn. ( 20 ) Onlara ne oluyor da inanmıyorlar? ( 21 ) Ve izâ kurie aleyhimul kur’ânu lâ yescudûn. (SECDE ÂYETİ) ( 21 ) Onlara Kuran okunduğu zaman neden secde etmiyorlar? ( 22 ) Belillezîne keferû yukezzibûn. ( 22 ) Aksine, inkarcılar yalanlıyorlar. ( 23 ) Vallâhu a’lemu bimâ yûûn. ( 23 ) Oysa, Allah, onların sakladıklarını çok iyi bilir. ( 24 ) Fe beşşirhum bi azâbin elîm. ( 24 ) Onlara can yakıcı azabı müjde et. ( 25 ) İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum ecerun gayru memnûn ( 25 ) Yalnız, inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, kesintisiz ecir vardır.

    85. Burûc Sûresi ( سُورَةُ الْبُرُوجِ ) Surah Al-Burooj

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Ves semâi zâtil burûce. ( 1 ) İçinde burçları bulunan göğe and olsun; ( 2 ) Vel yevmil mev’ûde. ( 2 ) Söz verilen kıyamet gününe and olsun; ( 3 ) Ve şâhidin ve meşhûde. ( 3 ) Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir. ( 4 ) Kutile ashâbul uhdûde. ( 4 ) Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! ( 5 ) Ennâri zâtil vekûde. ( 5 ) Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! ( 6 ) İzhum aleyhâ kuûde. ( 6 ) Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! ( 7 ) Ve hum alâ mâ yef’alûne bil muk’minîne şuhûde. ( 7 ) Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! ( 8 ) Ve mâ nekamû minhum illâ ey yuk’minû billâhil azîzil hamîde. ( 8 ) Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir. ( 9 ) Ellezî lehu mulkus semâvâti vel ard, vallâhu alâ kulli şey’in şehîde. ( 9 ) Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir. ( 10 ) înnellezîne fetenûl muk’minîne vel muk’minâti summe lem yetûbû fe lehum azâbu cehenneme ve lehum azâbul harîka. ( 10 ) Ama inanmış erkek ve kadınlara işkence ederek onları dinlerinden çevirmeğe uğraşanlar, eğer tevbe etmezlerse, onlara cehennem azabı vardır. Yakıcı azap da onlaradır. ( 11 ) înnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti lehum cennâtun tecerî mîn tahtihâl enhâr, zâlikel fevzul kebîr. ( 11 ) Şüphesiz inanıp yararlı işler işleyenlere, onlara, içlerinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu, büyük kurtuluştur.
  • ( 12 ) înne bataşe rabbike le şedîde. ( 12 ) Doğrusu Rabbinin yakalaması amansızdır. ( 13 ) înnehu huve yubediu ve yuîde. ( 13 ) Önce yaratıp sonra bunu tekrar eden O'dur. ( 14 ) Ve huvel gafûrul vedûde. ( 14 ) Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur. ( 15 ) Zul arşil mecîde. ( 15 ) Yüce arşın sahibi, çok seven, bağışlayan O'dur. ( 16 ) Fa’âlun limâ yurîde. ( 16 ) Her dilediğini mutlaka yapandır. ( 17 ) Hel etâke hadîsul cunûde. ( 17 ) Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi? ( 18 ) Fir’avne ve semûde. ( 18 ) Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi? ( 19 ) Belillezîne keferû fî tekzîbe. ( 19 ) Doğrusu inkar edenler, hep yalanlayagelmişlerdir. ( 20 ) Vallâhu mîn verâihim muhît. ( 20 ) Oysa Allah onları ardlarından çevirmiştir. ( 21 ) Bel huve kur’ânun mecîde. ( 21 ) Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır. ( 22 ) Fî levhin mahfûr. ( 22 ) Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.

    86. Târık Sûresi ( سُورَةُ الطَّارِقِ ) Surah At-Tariq

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Ves semâi vet târik. ( 1 ) Göğe ve Tarık'a and olsun; ( 2 ) Ve mâ ederâke mât târika ( 2 ) Tarık'ın ne olduğunu sen bilir misin? ( 3 ) En necemus sâkibe ( 3 ) O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. ( 4 ) în kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfir. ( 4 ) Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur. ( 5 ) Felyanzuril însânu mimme hulika. ( 5 ) Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın. ( 6 ) Hulika min mâin dâfik. ( 6 ) O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır. ( 7 ) Yahrucu min beynis sulbi vet terâibe. ( 7 ) O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır. ( 8 ) înnehu alâ race’ihî le kâdir. ( 8 ) Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir. ( 9 ) Yevme tubeles serâir. ( 9 ) Şüphesiz Allah, gizliliklerin ortaya çıkacağı gün, insanı tekrar yaratmaya Kadir'dir. ( 10 ) Fe mâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsir. ( 10 ) O gün, insanın gücü de, yardımcısı da olmaz. ( 11 ) Ves semâi zâtir rac’e. ( 11 ) Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki, ( 12 ) Vel ardi zâtis sad’e. ( 12 ) Dönüşlü göğe ve yarılan yeryüzüne and olsun ki, ( 13 ) înnehu le kavlun fasl. ( 13 ) Doğrusu bu Kuran kesin bir sözdür. ( 14 ) Ve mâ huve bil hezl. ( 14 ) O, eğlence için değildir. ( 15 ) înnehum yekîdûne keydâ. ( 15 ) Gerçekten onlar düzen kuruyorlar. ( 16 ) Ve ekîdu keydâ. ( 16 ) Ben de bir düzen kurmaktayım. ( 17 ) Fe mehhilil kâfirîne emhilhum ruveydâ. ( 17 ) Sen inkarcılara mehil ver; onlara mukabeleyi biraz geri bırak.
  • 87. A'lâ Sûresi ( سُورَةُ الْاَعْلٰى ) Surah Al-A'laa

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Sebbihisme rabbikel a’lâ. ( 1 ) Yüce Rabbinin adını tesbih et. ( 2 ) Ellezî halaka fe sevvâ. ( 2 ) O, yaratıp şekil vermiştir. ( 3 ) Vellezî kaddera fe hedâ. ( 3 ) O, her şeyi ölçüyle yapıp doğru yolu göstermiştir. ( 4 ) Vellezî ahracel mer’â. ( 4 ) O, yeşillikler bitirmiştir. ( 5 ) Fe cealehu gusâen ahvâ. ( 5 ) Sonra da onları siyah çerçöpe çevirmiştir. ( 6 ) Se nukariuke fe lâ tensâ. ( 6 ) Sana Kuran'ı Biz okutacağız ve asla unutmayacaksın; ( 7 ) İllâ mâşâallâh, înnehu ya’lemul cehra ve mâ yahfâ. ( 7 ) Allah'ın dilediği bundan müstesnadır. Doğrusu açığı da, gizliyi de bilen O'dur. ( 8 ) Ve nuyessiruke lil yusrâ. ( 8 ) Kolay olanı yapmayı sana kolaylaştırırız. ( 9 ) Fe zekkir in nefeatiz zikrâ. ( 9 ) Faydalı olacaksa insanlara öğüt ver. ( 10 ) Se yezzekkeru mey yahşâ. ( 10 ) Allah'tan korkan öğüt alacaktır. ( 11 ) Ve yetecennebuhâl eşkâ. ( 11 ) Bedbaht olan ondan kaçınacaktır. ( 12 ) Ellezî yaslân nâral kuberâ. ( 12 ) O, en büyük ateşe yaslanacaktır. ( 13 ) Summe lâ yemûtu fîgâ ve lâ yahyâ. ( 13 ) O, orada ne ölecektir ne de dirilecektir. ( 14 ) Kade efleha men tezekkâ. ( 14 ) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir. ( 15 ) Ve zekeresme rabbihî fe sallâ. ( 15 ) Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir. ( 16 ) Bel tu’sirûnel hayâted dunyâ. ( 16 ) Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. ( 17 ) Vel âhiratu hayrun ve ebekâ. ( 17 ) Oysa ahiret daha iyi ve daha bakidir. ( 18 ) înne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ. ( 18 ) Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır. ( 19 ) Suhufi ibrâhîme ve mûsâ. ( 19 ) Doğrusu bu hükümler ilk sahifelerde, İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde de vardır.

    88. Gâşiye Sûresi ( سُورَةُ الْغَاشِيَةِ ) Surah Al-Ghaashiya

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Hel etâke hadîsul gâşiyeh. ( 1 ) Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi? ( 2 ) Vucûhuy yevme izin hâşiah. ( 2 ) O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür. ( 3 ) Âmiletun nâsibeh. ( 3 ) Zor işler altında bitkin düşmüştür. ( 4 ) Teslâ nâran hâmiyeh. ( 4 ) Yakıcı ateşe yaslanırlar. ( 5 ) Tuskâ min aynin âniyeh. ( 5 ) Kızgın bir kaynaktan içirilirler. ( 6 ) Leyse lehum taâmun illâ min darî. ( 6 ) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. ( 7 ) Lâ yusminu ve lâ yugnî min cû. ( 7 ) Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu (kuru) bir dikenden başka yiyecekleri yoktur. ( 8 ) Vucûhuy yevme izin nâimeh. ( 8 ) İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır. ( 9 ) Li sa’yihâ râdiyeh. ( 9 ) Yaptıklarından hoşnuddurlar. ( 10 ) Fî cennetin âliyeh. ( 10 ) Yüksek bir cennettedirler. ( 11 ) Lâ tesmeu fîgâ lâgiyeh. ( 11 ) Orada boş söz işitmezler.
  • ( 12 ) Fîgâ aynun câriyeh. ( 12 ) Orada akan kaynak vardır. ( 13 ) Fîgâ sururun merfûah. ( 13 ) Orada, yükseltilmiş tahtlar vardır. ( 14 ) Ve ekvabun mevdûah. ( 14 ) Yerleştirilmiş kaseler, ( 15 ) Ve nemâriku masfûfeh. ( 15 ) Sıra sıra yastıklar, ( 16 ) Ve zerâbiyyu mebesûseh. ( 16 ) Serilmiş, yumuşak tüylü halılar vardır. ( 17 ) E fe lâ yanzurûne ilâl ibili keyfe hulikat. ( 17 ) Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? ( 18 ) Ve ilâs semâi keyfe rufiat. ( 18 ) Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? ( 19 ) Ve ilâl cibâli keyfe nusibet. ( 19 ) Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? ( 20 ) Ve ilâl ardi keyfe sutihat. ( 20 ) Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? ( 21 ) Fe zekkir înnemâ ente muzekkir. ( 21 ) Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün. ( 22 ) Leste aleyhim bi musaytir. ( 22 ) Sen, onlara zor kullanacak değilsin. ( 23 ) îllâ men tevellâ ve kefer. ( 23 ) Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır. ( 24 ) Fe yuazzibuhullâhul azâbel ekber. ( 24 ) Ama kim yüz çevirir, inkar ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır. ( 25 ) înne ileynâ iyâbehum. ( 25 ) Doğrusu onların dönüşü Bize'dir. ( 26 ) Summe înne aleynâ hisâbehum. ( 26 ) Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir.

    89. Fecr Sûresi ( سُورَةُ الْفَجْرِ ) Surah Al-Fajr

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Vel fecr. ( 1 ) Tanyerinin ağarmasına and olsun; ( 2 ) Ve leyâlin aşr. ( 2 ) Zilhicce ayının ilk on gecesine and olsun; ( 3 ) Veş şef’i vel vetr. ( 3 ) Herşeyin çiftine de, tekine de and olsun; ( 4 ) Vel leyli izâ yesr. ( 4 ) Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi? ( 5 ) Hel fî zâlike kasemun li zî hicr. ( 5 ) Gelip geçen geceye and olsun ki, bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi? ( 6 ) E lem tera keyfe feale rabbuke bi âde ( 6 ) Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi? ( 7 ) İreme zâtil imâde ( 7 ) Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi? ( 8 ) Elletî lem yuhlak misluhâ fîl bilâde ( 8 ) Rabbinin, hiçbir memlekette benzeri ortaya konmayan sütunlara sahip İrem şehrinde oturan Ad milletine ne ettiğini görmedin mi? ( 9 ) Ve semûdellezîne câbûs sahra bil vâde ( 9 ) Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? ( 10 ) Ve firavne zîl evtâde ( 10 ) Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? ( 11 ) Ellezîne tagav fîl bilâde ( 11 ) Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? ( 12 ) Fe ekserû fîhâl fesâde ( 12 ) Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? ( 13 ) Fe sabbe aleyhim rabbuke sevta azâbe ( 13 ) Rabbin onları azap kırbacından geçirmiştir. ( 14 ) înne rabbeke le bil mirsâde ( 14 ) Doğrusu Rabbin hep gözetlemektedir.
  • ( 15 ) Fe emmâl insânu izâ mâbetelâhu rabbuhu fe ekramehu ve na’amehu fe yekûlu rabbî ekramen. ( 15 ) Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: "Rabbim beni şerefli kıldı" der. ( 16 ) Ve emmâ izâ mâbetelâhu fe kadera aleyhi rizkahu fe yekûlu rabbî ehânen. ( 16 ) Ama onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: "Rabbim bana hor baktı" der. ( 17 ) Kellâ bellâ tukrimûnel yetîm. ( 17 ) Hayır; yetime karşı cömert davranmıyorsunuz. ( 18 ) Ve lâ tehâddûne alâ taâmil miskîn. ( 18 ) Yoksulu yedirmek konusunda birbirinize özenmiyorsunuz. ( 19 ) Ve te’kulûnet turâse eklel lemme ( 19 ) Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz. ( 20 ) Ve tuhibbûnel mâle hubben cemme. ( 20 ) Malı pek çok seviyorsunuz. ( 21 ) Kellâ izâ dukketil ardu dekken dekkâ. ( 21 ) Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman; ( 22 ) Ve câe rabbuke vel meleku saffen saffâ. ( 22 ) Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince, ( 23 ) Ve cîe yevme izin bi cehennem yevme izin yetezekkerul insânu ve ennâ lehuz zikrâ. ( 23 ) O gün, cehennem ortaya konur. O gün insan öğüt almaya çalışır ama artık öğütten ona ne? ( 24 ) Yekûlu yâ leytenî kaddemtu li hayâtî. ( 24 ) "Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaymışım" der. ( 25 ) Fe yevme izin lâ yuazzibu azâbehû ehade ( 25 ) O gün, hiç kimse, Allah'ın azabettiği gibi azabedemez. ( 26 ) Ve lâ yûsiku vesâkahû ehade ( 26 ) Hiç kimse O'nun vurduğu bağ gibisini bağlayamaz. ( 27 ) Yâ eyyetuhân nefsul mutamainneh. ( 27 ) Ey huzur içinde olan can! ( 28 ) İrciî ilâ rabbiki râdiyeten mardiyyeh. ( 28 ) O, senden, sen de O'ndan hoşnut olarak Rabbine dön! ( 29 ) Fedehulî fî ibâdî. ( 29 ) Ey can! İyi kullarımın arasına gir. ( 30 ) Vedehulî cennetî. ( 30 ) Cennetime gir.

    90. Beled Sûresi ( سُورَةُ الْبَلَدِ ) Surah Al-Balad

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Lâ ukasimu bi hâzâl belede ( 1 ) Hayır, bu beldeye kasem ederim ki. ( 2 ) Ve ente hillun bi hâzâl belede ( 2 ) Ve sen, bu beldede ikâmet ediyorsun. ( 3 ) Ve vâlidin ve mâ velede ( 3 ) Doğurana ve doğurduğuna and olsun ki; ( 4 ) Lekade halaknâl însâne fî kebede ( 4 ) İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık. ( 5 ) E yahsebu en ley yakadira aleyhi ehade ( 5 ) İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? ( 6 ) Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ. ( 6 ) "Yığın yığın mal tüketmişimdir" diyor. ( 7 ) E yahsebu en lem yerahû ehade ( 7 ) O, kimsenin kendisini görmediğini mi zannediyor?
  • ( 8 ) E lem nece’al lehu ayneyn. ( 8 ) Ona iki göz vermedik mi? ( 9 ) Ve lisânen ve şefeteyn. ( 9 ) Ve bir dil ve iki dudak. ( 10 ) Ve hedeynâhun necedeyn. ( 10 ) Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi? ( 11 ) Fe lâkatehamel akabeh. ( 11 ) Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi. ( 12 ) Ve mâ ederâke mâl akabeh. ( 12 ) O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin? ( 13 ) Fekku rakabeh. ( 13 ) O geçit, bir köle ve esir azadetmek, ( 14 ) Ev it’âmun fî yevmin zî mesgabeh. ( 14 ) Veya yorgun ve aç olduğu günde doyurmaktır. ( 15 ) Yetîmen zâ mekarabeh. ( 15 ) Yakınlık sahibi (akraba) olan yetimi. ( 16 ) Ev miskînen zâ metrabeh. ( 16 ) Veya çok fakir bir miskini (doyurmaktır). ( 17 ) Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis saberi ve tevâsav bil merhameh. ( 17 ) Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır. ( 18 ) Ulâike ashâbul meymeneh. ( 18 ) İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir. ( 19 ) Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeh. ( 19 ) Ayetlerimizi inkar edenler, işte onlar amel defterleri sollarından verilenlerdir. ( 20 ) Aleyhim nârun mu’sadeh. ( 20 ) Onlar her yönden ateşle kapatılacaklardır.

    91. Şems Sûresi ( سُورَةُ الشَّمْسِ ) Surah Ash-Shams

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Veş şemsi ve duhâhâ. ( 1 ) Güneşe ve onun ışığına, ( 2 ) Vel kameri izâ telâhâ. ( 2 ) Ardından gelmekte olan aya, ( 3 ) Ven nehâri izâ cellâhâ. ( 3 ) Onu ortaya koyan gündüze, ( 4 ) Vel leyli izâ yagşâhâ. ( 4 ) Onu bürüyen geceye, ( 5 ) Ves semâi ve mâ benâhâ. ( 5 ) Göğe ve onu yapana, ( 6 ) Vel ardi ve mâ tahâhâ. ( 6 ) Yere ve onu yayana, ( 7 ) Ve nefsin ve mâ sevvâhâ. ( 7 ) Kişiye ve onu şekillendirene, ( 8 ) Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ. ( 8 ) Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki: ( 9 ) Kade efleha men zekkâhâ. ( 9 ) Kendini arıtan saadete ermiştir. ( 10 ) Ve kade hâbe men dessâhâ. ( 10 ) Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır. ( 11 ) Kezzebet semûdu bi tagvâhâ. ( 11 ) Semud (kavmi), kendi azgınlığı sebebiyle (Allah’ın Resûl’ünü) yalanladı. ( 12 ) İzinbease eşkâhâ. ( 12 ) Onun (o beldenin) en şâkîsi (deveyi kesmek için) ortaya atılınca. ( 13 ) Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukeyâhâ. ( 13 ) Allah'ın peygamberi onlara, Allah'ın devesini göstermiş ve: "Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın" demişti. ( 14 ) Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ. ( 14 ) Onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onların üzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onları. ( 15 ) Ve lâ yehâfu ukabâhâ. ( 15 ) Bu işin sonundan O'nun korkusu yoktur.
  • 92. Leyl Sûresi ( سُورَةُ الَّيْلِ ) Surah Al-Lail

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Vel leyli izâ yagşâ. ( 1 ) Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun. ( 2 ) Ven nehâri izâ tecellâ. ( 2 ) Açılıp aydınlattığı zaman gündüze and olsun. ( 3 ) Ve mâ halâkaz zekera vel unsâ. ( 3 ) Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki: ( 4 ) înne sa’yekum le şettâ. ( 4 ) Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşitlidir. ( 5 ) Fe emmâ men a’tâ vettekâ. ( 5 ) Fakat kim verdi (infâk etti) ve takva sahibi oldu ise. ( 6 ) Ve saddeka bil husnâ. ( 6 ) Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) tasdik etti ise. ( 7 ) Fe se nuyessiruhu lil yusrâ. ( 7 ) O zaman Biz ona, (Allah’ın Zat’ını kolayca görmesi) için kolaylık sağlayacağız. ( 8 ) Ve emmâ men bahile vestagnâ. ( 8 ) Ve fakat kim cimrilik etti ve kendini müstağni (hiçbir şeye muhtaç olmayan, zengin ve kendi kendine yeterli) gördü ise. ( 9 ) Ve kezzebe bil husnâ. ( 9 ) Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) yalanladı ise. ( 10 ) Fe se nuyessiruhu lil usrâ. ( 10 ) O taktirde Biz, ona zor olanı (kötü akıbete götüren yolu) kolaylaştıracağız. ( 11 ) Ve mâ yugnî anhu mâluhû izâ teraddâ. ( 11 ) O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez. ( 12 ) înne aleynâ lel hudâ. ( 12 ) Bize düşen sadece doğru yolu göstermektir. ( 13 ) Ve înne lenâ lel âhirate vel ûlâ. ( 13 ) Şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir. ( 14 ) Fe enzertukum nâran telezzâ. ( 14 ) Sizi alevler saçan ateşle uyardım; ( 15 ) Lâ yaslâhâ illâl eşkâ. ( 15 ) Ona çok şâkî olandan başkası yaslanmaz (atılmaz). ( 16 ) Ellezî kezzebe ve tevellâ. ( 16 ) O ki (çok şâkî olan), (Hüsna’yı) yalanladı ve yüz çevirdi. ( 17 ) Ve se yucennebuhâl etkâ. ( 17 ) Çok takva sahibi olan ise ondan (narı telazzadan) uzaklaştırılacak. ( 18 ) Ellezî yu’tî mâlehu yetezekkâ. ( 18 ) O ki (en üst seviyede takva sahibi olan), malını verir, temizlenir. ( 19 ) Ve mâ li ehadin îndehu mîn ni'metin tucezâ. ( 19 ) Ve (takva sahiplerinin), bir kimseye (malını vermesi), O’nun (Allah’ın) katında, “bir ni’met karşılığı olsun” diye değildir. ( 20 ) İllâbetigâe evecehi rabbihil a’lâ. ( 20 ) O sadece, Yüce Rabbinin Vechi’ni (Zat’ını) ibtiga etti (diledi). ( 21 ) Ve le sevfe yerdâ. ( 21 ) Elbette kendisi de hoşnut (razı) olacaktır.

    93. Duhâ Sûresi ( سُورَةُ الضُّحٰى ) Surah Ad-Dhuhaa

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Ved duhâ. ( 1 ) Kuşluk vaktine and olsun; ( 2 ) Vel leyli izâ secâ. ( 2 ) Sükun erdiği zaman geceye and olsun ki, ( 3 ) Mâ veddeake rabbuke ve mâ kalâ. ( 3 ) Rabbin seni ne bıraktı ve ne de sana darıldı.
  • ( 4 ) Ve lel âhiratu hayrun leke minel ûlâ. ( 4 ) Doğrusu ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır. ( 5 ) Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ. ( 5 ) Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın. ( 6 ) E lem yecidike yetîmen fe âvâ. ( 6 ) Seni öksüz bulup da barındırmadı mı? ( 7 ) Ve vecedeke dâllen fe hedâ. ( 7 ) Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi? ( 8 ) Ve vecedeke âilen fe agnâ. ( 8 ) Seni fakir bulup zenginleştirmedi mi? ( 9 ) Fe emmâl yetîme fe lâ takaher. ( 9 ) Öyleyse sakın öksüze kötü muamele etme; ( 10 ) Ve emmâs sâile fe lâ tenhar. ( 10 ) Ve sakın bir şey isteyeni azarlama; ( 11 ) Ve emmâ bi ni’meti rabbike fe haddis. ( 11 ) Yalnızca Rabbinin nimetini anlat.

    94. İnşirâh Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْشِرَاحِ ) Surah Ash-Sharh

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) E lem neşrah leka saderak. ( 1 ) Senin gönlünü açmadık mı? ( 2 ) Ve vedagnâ enke vizrak. ( 2 ) Ve senden yükünü kaldırdık (kaldırmadık mı?). ( 3 ) Ellezî enkada zahrak. ( 3 ) Ki o (yük) senin sırtını bükmüştü. ( 4 ) Ve rafeg’nâ leke zikrak. ( 4 ) Senin şanını yükseltmedik mi? ( 5 ) Fe înne meal usri yusrâ. ( 5 ) Elbette güçlükle beraber şüphesiz bir kolaylık vardır. ( 6 ) înne meal usri yusrâ. ( 6 ) Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. ( 7 ) Fe izâ feragte fensabe. ( 7 ) Öyleyse, bir işi bitirince diğerine giriş; ( 8 ) Ve ilâ rabbike fergabe. ( 8 ) Ve ümit edeceğini yalnız Rabbinden iste.

    95. Tîn Sûresi ( سُورَةُ التّ۪ينِ ) Surah At-Tin

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Vet tîni vez zeytun. ( 1 ) İncir ve zeytine and olsun, ( 2 ) Ve tûri sînîn. ( 2 ) And olsun Sina dağına, ( 3 ) Ve hâzâl beledil emîn. ( 3 ) And olsun bu güvenli Mekke şehrine ki: ( 4 ) Lekade halakanâl insâne fî ahseni takvîm. ( 4 ) Biz insanı en güzel şekilde yarattık, ( 5 ) Summe radedenâhu esfele sâfilîn. ( 5 ) Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.
  • ( 6 ) İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe lehum ecerun gayru memnûn. ( 6 ) Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Onlara kesintisiz ecir vardır. ( 7 ) Fe mâ yukezzibuke ba’du bid dîn. ( 7 ) Öyleyken, sana dini yalan saydırtan nedir? ( 8 ) E leysallâhu bi ahkemil hâkimîn. ( 8 ) Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?

    96. Alak Sûresi ( سُورَةُ الْعَلَقِ ) Surah Al-Alaq

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) ikra’ bismi rabbikellezî halaka. ( 1 ) Yaratan Rabbinin adıyla oku! ( 2 ) Halakal insâne min alaka. ( 2 ) O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı. ( 3 ) ikara’ ve rabbukel ekram. ( 3 ) Oku ve senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir. ( 4 ) Ellezî alleme bil kalem. ( 4 ) Ki O, kalem ile öğretti. ( 5 ) Allemel insâne mâ lem ya’lem. ( 5 ) İnsana bilmediği şeyleri öğretti. ( 6 ) Kellâ innel insâne le yatagâ. ( 6 ) Hayır, muhakkak ki insan gerçekten azgınlık yapar. ( 7 ) En raâhustagnâ. ( 7 ) Kendini müstağni görmesi (Allah’a ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanması) sebebiyle. ( 8 ) İnne ilâ rabbiker ruce’â. ( 8 ) Dönüş şüphesiz Rabbinedir. ( 9 ) E raeytellezî yenhâ. ( 9 ) Nehyedeni (men edeni) gördün mü? ( 10 ) Abeden izâ sallâ. ( 10 ) Bir kulu namaz kıldığı zaman. ( 11 ) E raeyte in kâne alâl hudâ. ( 11 ) Sen gördün mü? Eğer o (kul), hidayet üzere ise. ( 12 ) Ev emera bit takvâ. ( 12 ) Veya takvayı emretti ise. ( 13 ) E raeyte in kezzebe ve tevellâ. ( 13 ) Sen gördün mü, eğer yalanladı ve yüz çevirdi ise? ( 14 ) E lem ya’lem bi ennellâhe yerâ. ( 14 ) Allah'ın her şeyi görmekte olduğunu bilmez mi? ( 15 ) Kellâ le il lem yentehi le nesfean bin nâsiyeh. ( 15 ) Ama bundan vazgeçmezse, and olsun ki, onu perçeminden, ( 16 ) Nâsiyetin kâzibetin hâtieh. ( 16 ) Yalancı ve günahkar perçeminden cehenneme sürükleriz. ( 17 ) Felyed’u nâdiyeh. ( 17 ) O zaman, kafadarlarını çağırsın, ( 18 ) Se nede’uz zebâniyeh. ( 18 ) Biz de zebanileri çağıracağız. ( 19 ) Kellâ, lâ tuti’hu vescude vakateribe. (SECDE ÂYETİ) ( 19 ) Sakın ona uyma; sen secde et, Rabbine yaklaş.
  • 97. Kadir ( Kadr ) Sûresi ( سُورَةُ الْقَدْرِ ) Surah Al-Qadr

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr. ( 1 ) Doğrusu, Biz, Kuran'ı kadir gecesinde indirmişizdir. ( 2 ) Ve mâ edrâke mâ leyletul kadr. ( 2 ) Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? ( 3 ) Leyletul kaderi hayrun min elfi şehr. ( 3 ) Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. ( 4 ) Tenezzelul melâiketu ver rûhu fîhâ bi izni rabbihim min kulli emr. ( 4 ) Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. ( 5 ) Selâmun, hiye hattâ matalail fecr. ( 5 ) O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.

    98. Beyyine Sûresi ( سُورَةُ الْبَيِّنَةِ ) Surah Al-Bayyina

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Lem yekunillizîne keferû min ehlil kitâbi vel muşrikîne munfekkîne hattâ te’tiye humul beyyineh. ( 1 ) Kitap ehlinden ve müşriklerden kâfir olanlar, kendilerine beyyine (açık delil) gelinceye kadar (küfürlerinden) ayrılacak değillerdir. ( 2 ) Resûlun minallâhi yetlû suhufen mutahharah. ( 2 ) Allah’tan gönderilen resûl, (onlara) tertemiz (bâtıl ve şüpheden uzak) sahifeleri okur. ( 3 ) Fîhâ kutubun kayyimeh. ( 3 ) (O sayfalar) içinde temel, değişmez hükümler yazılı olan kitaplardır. ( 4 ) Ve mâ teferrakallezîne ûtûl kitâbe illâ min ba’di mâ câet humul beyyineh. ( 4 ) Ama, kendilerine kitap verilenler, onlara apaçık belge geldikten sonra ayrılığa düştüler. ( 5 ) Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz zekâh ve zâlike dînul kayyimeh. ( 5 ) Oysa onlar, doğruya yönelerek, dini yalnız Allah'a has kılarak O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur. ( 6 ) İnnellezîne keferû min ehlil kitâbi vel muşrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ, ulâike hum şerrul beriyyeh. ( 6 ) Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkar edenler, şüphesiz içinde temelli kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte bunlar, yaratıkların en kötüsüdürler. ( 7 ) İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ulâike hum hayrul beriyyeh. ( 7 ) Fakat, inanıp yararlı iş işleyenler, işte onlar da, yaratıkların en iyileridirler. ( 8 ) Cezâuhum inde rabbihim cennâtu adenin tecerî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ, radiyallâhu anhum ve radû anh, zâlike li men haşiye rabbeh. ( 8 ) Onların Rableri katındaki mükafatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah'tan razıdır. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir.
  • 99. Zilzâl Sûresi ( سُورَةُ الزِّلْزَالِ ) Surah Az-Zalzala

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ. ( 1 ) Yer o dehşetli sarsıntısıyla sarsıldığında; ( 2 ) Ve ahracetil ardu eskâlehâ. ( 2 ) Ve yer ağırlıklarını dışarı attığında; ( 3 ) Ve kâlel insânu mâ lehâ. ( 3 ) Ve insan, “Ne oluyor buna!” dediğinde; ( 4 ) Yevme izin tuhaddisu ahbârahâ. ( 4 ) O gün (izin günü), (arz) haberlerini anlatacak. ( 5 ) Bi enne rabbeke evhâ lehâ. ( 5 ) Rabbinin ona vahyetmesi ile. ( 6 ) Yevme izin yasdurun nâsu eştâten li yurav a’mâlehum. ( 6 ) O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. ( 7 ) Fe mey ya’mel miskâle zerratin hayray yerah. ( 7 ) Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. ( 8 ) Ve mey ya’mel miskâle zerratin şerray yerah. ( 8 ) Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.

    100. Âdiyât Sûresi ( سُورَةُ الْعَادِيَاتِ ) Surah Al-Aadiyaat

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Vel âdiyâti dabehâ. ( 1 ) And olsun Allah yolunda koştukça koşanlara; ( 2 ) Fel mûriyâti kadehâ. ( 2 ) And olsun kıvılcımlar saçanlara; ( 3 ) Fel mugîrâti subehâ. ( 3 ) Sabah sabah akına çıkanlara; ( 4 ) Fe eserne bihî nak’â. ( 4 ) Ve tozu dumana katanlara; ( 5 ) Fe vesatne bigî cem’â. ( 5 ) Düşman topluluğunun içine dalanlara ki: ( 6 ) înnel insâne li rabbihî le kenûde ( 6 ) İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür. ( 7 ) Ve înnehu alâ zâlike le şehîde ( 7 ) Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir. ( 8 ) Ve innehu li hubbil hayri le şedîde ( 8 ) Gerçekten mala da pek düşkündür. ( 9 ) E fe lâ ya’lemu izâ bu’sira mâ fîl kubûr. ( 9 ) O bilmez mi ki kabirlerde bulunanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman; ( 10 ) Ve hussile mâ fîs sudûr. ( 10 ) Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman; ( 11 ) İnne rabbehum bi him yevme izin le hadîr. ( 11 ) Doğrusu Rableri o gün onların her şeyinden haberdardır.
  • 101. Kâria Sûresi ( سُورَةُ الْقَارِعَةِ ) Surah Al-Qaari'a

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) El kâriah. ( 1 ) Gürültü koparacak olan ( 2 ) Mâl kâriah ( 2 ) Nedir o gürültü koparacak olan? ( 3 ) Ve mâ edrâke mâl kâriah. ( 3 ) O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen bilir misin? ( 4 ) Yevme yekûlun nâsu kel ferâşil mebesûs. ( 4 ) O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler. ( 5 ) Ve tekûnul cibâlu kel ihnil menfûş. ( 5 ) Dağlar, atılmış renkli yüne benzeyecekler. ( 6 ) Fe emmâ men sekulet mevâzînuh. ( 6 ) Kimin tartılan amelleri ağır gelirse, ( 7 ) Fe huve fî îşetin râdiye. ( 7 ) İşte o mutlu bir hayat içinde olur. ( 8 ) Ve emmâ men haffet mevâzînuh. ( 8 ) Tartıları hafif gelenler ise, ( 9 ) Fe ummuhu hâviyeh. ( 9 ) Onların yeri bir çukurdur. ( 10 ) Ve mâ edrâke mâ hiyeh. ( 10 ) O çukurun ne olduğunu sen bilir misin? ( 11 ) Nârun hâmiyeh. ( 11 ) O, kızgın bir ateştir.

    102. Tekâsür Sûresi ( سُورَةُ التَّكَاثُرِ ) Surah At-Takaathur

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Elhâkumut tekâsur. ( 1 ) Çoklukla (mal, mülk, evlât ile) övünmeniz sizi oyaladı. ( 2 ) Hattâ zurtumul mekâbir. ( 2 ) Hatta kabirleri ziyaret ettiniz (ölülerinizi bile sayarak çoklukla övündünüz). ( 3 ) Kellâ sevfe ta’lemûn. ( 3 ) Hayır; öyle olmayın; yakında bileceksiniz. ( 4 ) Summe kellâ sevfe ta’lemûn. ( 4 ) Hayır; gözünüzü açın; yakında bileceksiniz. ( 5 ) Kellâ lev ta’lemûne ilmel yakîn. ( 5 ) Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz! ( 6 ) Le teravunnel cahîm. ( 6 ) And olsun ki, cehennemi göreceksiniz. ( 7 ) Summe le teravunnehâ aynel yakîn. ( 7 ) And olsun ki, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz. ( 8 ) Summe le tus’elunne yevme izin anin naîm. ( 8 ) Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz.
  • 103. Asr Sûresi ( سُورَةُ الْعَصْرِ ) Surah Al-Asr

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Vel asr. ( 1 ) İkindi vaktine (Asra; çağa) and olsun ki, ( 2 ) İnnel insâne le fî husr. ( 2 ) İnsan hiç şüphesiz hüsran içindedir. ( 3 ) İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakki ve tevâsav bis sabr. ( 3 ) Ancak inanıp yararlı iş işleyenler, birbirlerine gerçeği tavsiye edenler ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.

    104. Hümeze Sûresi ( سُورَةُ الْهُمَزَةِ ) Surah Al-Humaza

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Veylul li kulli humezetil lumezeh. ( 1 ) Veyl o insanları çekiştirip kaş göz işaretleriyle alay edenlerin bütününe ( 2 ) Ellezî cemea mâlen ve addedeh. ( 2 ) ve bir mal toplayıp hep onu sayana! ( 3 ) Yahsebu enne mâlehû ahledeh. ( 3 ) Malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır. ( 4 ) Kellâ le yunbezenne fîl hutameh. ( 4 ) Hayır; o, and olsun ki, Hutame'ye atılacaktır. ( 5 ) Ve mâ ederâke mâl hutameh. ( 5 ) Hutame'nin ne olduğunu sen bilir misin? ( 6 ) Nârullâhil mûkadeh. ( 6 ) Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir ( 7 ) Elletî tettaliu alâl ef’ideh. ( 7 ) ki, gönüllerin ta üstüne çıkar! ( 8 ) înnehâ aleyhim mu’sadeh. ( 8 ) O (ateş), onların üstüne kapatılacaktır mutlaka, ( 9 ) Fî amedin mumeddedeh. ( 9 ) uzatılmış sütunlar içinde olarak.

    105. Fîl Sûresi ( سُورَةُ الْف۪يلِ ) Surah Al-Fil

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) E lem tera keyfe feale rabbuke bi ashâbil fîl. ( 1 ) Fil sahiplerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? ( 2 ) E lem yece’al keydehum fî tadlîl. ( 2 ) Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? ( 3 ) Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl. ( 3 ) Ve onların üzerine ebabil kuşlarını gönderdi (veya uçan ebabilleri gönderdi). ( 4 ) Termîhim bi hicâratin mîn siccîl. ( 4 ) Pişmiş sert tuğladan taşları, onların üzerine atıyorlardı (öyle ki). ( 5 ) Fe cealehum ke asfin me’kûl. ( 5 ) Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.
  • 106. Kureyş Sûresi ( سُورَةُ قُرَيْشٍ ) Surah Quraish

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Li ilafi kurayş. ( 1 ) Kureyş'e imkan sağlandığı için, ( 2 ) ilafihim rihleteş şitâi ves sayf. ( 2 ) kışın ve yazın yolculuk etme imkanı sağlandığı için, ( 3 ) Felya’budu rabbe hâzâl beyt. ( 3 ) hiç olmazsa onun için bu Beyt'in (Kabe'nin) Rabbine kulluk etsinler! ( 4 ) Ellezî at’amehûm mîn cûîn ve âmenehûm min havf. ( 4 ) Ki kendilerini açlıktan doyurdu ve onları korkudan emin kıldı.

    107. Maûn Sûresi ( سُورَةُ الْمَاعُونِ ) Surah Al-Maa'un

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) E raeytellezî yukezzibu bid dîn ( 1 ) Dini yalan sayanı gördün mü? ( 2 ) Fe zâlikellezi yedu’ul yetîm ( 2 ) İşte yetimi itip kakan odur! ( 3 ) Ve lâ yahuddu alâ taâmil miskîn. ( 3 ) Yoksulu doyurmaya teşvik etmez. ( 4 ) Fe veylul lil musallîn ( 4 ) Vay o namaz kılanların haline ki: ( 5 ) Ellezîne hum an salâtihim sâhûn ( 5 ) Onlar kıldıkları namazdan gafildirler. ( 6 ) Ellezîne hum yurâûn ( 6 ) Onlar gösteriş yaparlar. ( 7 ) Ve yemneûnel mâûn ( 7 ) Onlar basit şeyleri dahi vermezler.

    108. Kevser Sûresi ( سُورَةُ الْكَوْثَرِ ) Surah Al-Kawthar

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) înnâ a’taynâkel kevser ( 1 ) Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. ( 2 ) Fe salli li rabbike venhar. ( 2 ) Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. ( 3 ) inne şânieke huvel ebetar. ( 3 ) Doğrusu adı sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.
  • 109. Kâfirûn Sûresi ( سُورَةُ الْكَافِرُونَ ) Surah Al-Kaafiroon

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Kul yâ eyyuhâl kafirûn. ( 1 ) De ki: "Ey inkarcılar!" ( 2 ) Lâ a’budu mâ ta’budûn. ( 2 ) "Ben sizin taptıklarınıza tapmam." ( 3 ) Ve lâ entum abidune mâ a’bude. ( 3 ) "Benim taptığıma da sizler tapmazsınız." ( 4 ) Ve lâ ene abidûn mâ abedtum. ( 4 ) "Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim." ( 5 ) Ve lâ entum abidune mâ a’bude. ( 5 ) "Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz." ( 6 ) Lekum dinikum ve liye dîn. ( 6 ) "Sizin dininiz size, benim dinim banadır."

    110. Nasr Sûresi ( سُورَةُ النَّصْرِ ) Surah An-Nasr

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) izâ câ e nasrullâhi vel feth ( 1 ) Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde, ( 2 ) Ve raeyten nese yedehulûne fî dînillâhi efvaca ( 2 ) insanları bölük, bölük Allah'ın dinine girerlerken gördüğünde. ( 3 ) Fe sebbih bi hamdi rabbike vestagfirh, înnehu kâne tevvâbâ ( 3 ) "artık Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlamasını dile! Muhakkak ki, O, çok bağışlayandır!

    111. Tebbet ( Mesed ) Sûresi ( سُورَةُ الْمَسَدِ ) Surah Al-Masadr

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Tebbet yedâ ebi lehebîn ve tebb ( 1 ) Ebu Leheb'in elleri kurusun; kurudu da! ( 2 ) Mâ agnâ anhu mâluhu ve mâ kesebe ( 2 ) Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi. ( 3 ) Se yaslâ narân zâte lehebe ( 3 ) Alevli ateşe yaslanacaktır. ( 4 ) Vemraetuhu, hâmmaletel hatabe ( 4 ) Ve onun, odun taşıyan kadını da. ( 5 ) Fi cidihâ habelûn mîn mesede
    ( 5 ) Onun boynunda mesedden (bükülmüş liften) bir ip vardır.
  • 112. İhlâs Sûresi ( سُورَةُ الْاِخْلَاصِ ) Surah Al-Ikhlaas

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Kul huvallâhu ehade ( 1 ) De ki: "O Allah tek birdir. ( 2 ) Allâhus samede ( 2 ) Allah, o eksiksiz, Samed'dir (Her şey O'na muhtaçtır.) ( 3 ) Lem yelid ve lem yûlede ( 3 ) Doğurmadı ve doğurulmadı. ( 4 ) Ve lem yekul lehu kufuven ehade
    ( 4 ) O'na bir küfüv (denk) de olmadı!"


    113. Felak Sûresi ( سُورَةُ الْفَلَقِ ) Surah Al-Falaq

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Kul eûzu bi rabbil felak ( 1 ) De ki: "Sığınırım o sabahın Rabbine, ( 2 ) Mîn şerri mâ halaka ( 2 ) yarattığı şeylerin şerrinden, ( 3 ) Ve mîn şerri gâsikin izâ vekabe ( 3 ) Karanlığı çöküp bastırdığında bir gecenin şerrinden, ( 4 ) Ve mîn şerrîn neffâsâti fîl ukade. ( 4 ) o düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden ( 5 ) Ve mîn şerri hâsidin izâ hasede. ( 5 ) ve kıskançlık gösterdiğinde bir kıskancın şerrinden!"

    114. Nâs Sûresi ( سُورَةُ النَّاسِ ) Surah An-Naas

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Kul e'uzu birabbînnâs ( 1 ) De ki: "Sığınırım insanların Rabbine, ( 2 ) Melikînnâs ( 2 ) insanların hükümdarına, ( 3 ) İlahînnâs ( 3 ) insanların İlahına; ( 4 ) Mîn şerrilvesvasil hânnas ( 4 ) o sinsi vesvesecinin şerrinden, ( 5 ) Elleziy yuvesvisu fisudurînnâs ( 5 ) ki, insanların sinelerine vesvese verir durur. ( 6 ) Minel cînnetivênnâs ( 6 ) Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olsun)."


Âyetleri daha iyi anlamak için ehl-i sünnet hocalarımızın tefsirini okumanız tavsiye edilir.