SECDE ÂYETLERİ


22. Hac Sûresi ( سُورَةُ الْحَجِّ )    Âyet : 18

Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy



أُوْلَئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا إِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُ الرَّحْمَن خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا

E lem tera ênnallâhe yescudu lehu mên fis semevati ve mên fil ardi veş şemsu vel kameru vên nucumu vel cibelu veş şeceru ved devâbbu ve kesirûn minên nês, ve kesirun hakka aleyhil azâb, ve mêy yuhinillâhu fe me lehu mîn mukrim, înnallâhe yef’alu me yeşê.
Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.


25. Furkân Sûresi ( سُورَةُ الْفُرْقَانِ )    Âyet : 60

Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy



وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا

Ve ize kile lehumuscudu lir rahmâni kalu ve mer rahmânu e nescudu li me te’murune ve zedehum nufura.
Onlara "Rahmân'a secde edin" dendiği zaman, "Rahmân da neymiş? Senin bize emrettiğine secde eder miyiz hiç?" derler ve bu emir onların nefretini artırır.


27. Neml Sûresi ( سُورَةُ النَّمْلِ )    Âyet : 25

Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy



أَلَّا يَسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ

Elle yescudu lillehillezi yuhricul hab’e fis semevati vel ardi ve ya’lemu me tuhfune ve me tu’linûn.
(Şeytan bunu) "Göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmezler."


32. Secde Sûresi ( سُورَةُ السَّجْدَةِ )    Âyet : 15

Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy



إِنَّمَا يُؤْمِنُ بِآيَاتِنَا الَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ

înneme yuk’minu bi eyetinellezine ize zukkiru bihe harru succedên ve sebbehu bi hamdi rabbihim ve hum le yestekbirûn.
Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.


38. Sâd Sûresi ( سُورَةُ صۤ )    Âyet : 24

Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy



قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَّا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ

Kale lekade zalemeke bi suali na’cetike ila niacih, ve înne kesirân minel huletâ i le yebegi ba’duhum ala ba’din illellezine amenu ve amilus salihêt ve kalilûn me hum, ve zânne davudu ênneme fetênnehu festagfera rabbehu ve harra rakiân ve enâb.
Davud dedi ki: "Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten bir cemiyette yaşayanların çoğu mutlaka birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az." Davud, bizim kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi, rüku ederek yere kapandı, tevbe ile Allah'a yöneldi.




Âyetleri daha iyi anlamak için ehl-i sünnet hocalarımızın tefsirini okumanız tavsiye edilir.