İ M A N I N    Ş A R T L A R I    6  'D I R


1)    Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak

Allah, bütün varlıkları yoktan var eden, yöneten, başlangıcı ve sonu olmayan, sonsuz güce sahip yüce yaratıcıdır.

13. Ra'd Sûresi ( سُورَةُ الرَّعْدِ )    Âyet : 16

قُلْ مَن رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُلِ اللّهُ قُلْ أَفَاتَّخَذْتُم مِّن دُونِهِ أَوْلِيَاء لاَ يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَمْ هَلْ تَسْتَوِي الظُّلُمَاتُ وَالنُّورُ أَمْ جَعَلُواْ لِلّهِ شُرَكَاء خَلَقُواْ كَخَلْقِهِ فَتَشَابَهَ الْخَلْقُ عَلَيْهِمْ قُلِ اللّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ

Kul men rabbus semâvâti vel ard, kulillâh, kul e fettehaztum min dûnihî evliyâe lâ yemlikûne li enfusihim nef’an ve lâ darrâ, kul hel yestevil a’mâ vel basîru em hel testevîz zulumâtu ven nûr, em cealû lillâhi şurakâe halakû ke halkıhî fe teşâbehel halku aleyhim, kulillâhu hâliku kulli şey’in ve huvel vâhidul kahhâr.
“Göklerin ve yerin rabbi kimdir?” diye sor. “Allah’tır” diye de cevap ver; sonra de ki: “Öyle ise O’nu bırakıp da kendilerine bile fayda sağlama veya zararı önleme gücüne sahip olmayanları velîler yerine mi koyuyorsunuz?” Sor onlara: “Hiç körle gören bir olur mu; yahut karanlıklarla aydınlık eşit olur mu?” Yoksa Allah’ın yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu iki yaratma arasındaki benzerlikten dolayı mı şaşırdılar? De ki: “Her şeyi yaratan Allah’tır. O birdir, karşı konulamaz güce sahiptir.”



2)    Allah’ın meleklerine inanmak

Melekler; Cenab-ı Hakk'ın nuranî, latîf yaratılışlı, güçlü bir takım kulları olup; istedikleri şekle girebilen, yorulmaz, usanmaz, üremez, daima Allah’a itaat üzere bulunan varlıklardır.

82. İnfitâr Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْفِطَارِ )    Âyet : 10 - 12

وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ  (10) كِرَامًا كَاتِبِينَ  (11) يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ  (12)

( 10 )   Ve inne aleykum le hâfızîn. ( 11 )   Kirâmen kâtibîn. ( 12 )   Ya’lemûne mâ tef’alûn.
( 10 - 11 ) Oysa sizi gözetleyen muhafızlar, değerli yazıcılar var. ( 12 ) Onlar yaptığınız her şeyi biliyorlar.



3)    Allah’ın kitaplarına inanmak

Allah, peygamberleri vasıtasıyla insanlığa kitaplar göndermiş; emir, yasak, va’d, mükâfat ve ceza hükümlerini onlara ulaştırmıştır. İlk peygamberlere sayfalar Hazret-i Musâ, Dâvut, İsa Aleyhisselam ve Hazret-i Muhammed’e -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kitap halinde vahyini duyurmuştur.

26. Şuarâ Sûresi ( سُورَةُ الشُّعَرَاءِ )    Âyet : 51

إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَن كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ

İnnâ natmeu en yagfira lenâ rabbunâ hatâyânâ en kunnâ evvelel mu’minîn.
İlk iman edenler olduğumuz için rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını ­umuyoruz.”



4)    Allah’ın peygamberlerine inanmak

Allah, insanlardan bazılarını elçi olarak görevlendirmiş, emir ve yasaklarını insanlara onlar vasıtasıyla ulaştırmıştır. “Şüphesiz biz, her millet içinde; Allah’a kulluk edin, şeytandan kaçının diye bir elçi gönderdik”

4. Nisâ Sûresi ( سُورَةُ النِّسَاءِ )    Âyet : 164

وَرُسُلاً قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِن قَبْلُ وَرُسُلاً لَّمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَ وَكَلَّمَ اللّهُ مُوسَى تَكْلِيمًا

Ve rusulen kad kasasnâhum aleyke min kablu ve rusulen lem naksushum aleyke. Ve kellemallâhu mûsâ teklîmâ.
Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah, Mûsâ ile gerçekten konuştu.



5)    Ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye inanmak

İnsan, bedeni varlığı ölünce kabir hayatına geçer; kıyamet kopunca da insanoğlu kabirlerden kalkacak ve böylelikle ahiret hayatı başlayacaktır. Orada insan, dünyada yaptığı işlerin durumuna göre, Cennet veya Cehennem’deki yerini alır, sonsuz ve yeni bir yaşamın içine girer. Kur’an-ı Kerim'de ahiretten söz eden pek çok ayet vardır: Yüce Rabbimiz takva sahiplerinin niteliklerini belirtirken;

2. Bakara Sûresi ( سُورَةُ الْبَقَرَةِ )    Âyet : 214

أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْاْ مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاء وَالضَّرَّاء وَزُلْزِلُواْ حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللّهِ أَلا إِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَرِيبٌ

Em hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ye’tikum meselullezîne halev min kablikum messethumul be’sâu ved darrâu ve zulzilû hattâ yekûler resûlu vellezîne âmenû meahu metâ nasrullâh(nasrullâhi), e lâ inne nasrallâhi karîbe.
Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.



6)    Kaza ve kadere, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmak

Cenab-ı Hakk’ın, insanın ileride yapacağı iyi ve kötü şeyleri ezelde bilip yazmasına “kader”; zamanı gelince ezelî ilmine uygun olarak o eşyayı veya olayları yaratmasına da “kaza” denir. Kader, Allah’ın ilim sıfatının ürünüdür. Hz. Peygamber; “Sizden hiçbir kimse yoktur ki, Allah onun Cennet veya Cehennem’deki yerini yazmış olmasın.” buyuruyor.

65. Talâk Sûresi ( سُورَةُ الطَّلَاقِ )    Âyet : 3

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُؕ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُؕ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِهٖؕ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً

Ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib, ve men yetevekkel alâllâhi fe huve hasbuhu, innallâhe bâligu emrihî, kad cealallâhu li kulli şey’in kadrâ.
Ve ona hiç beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a dayanıp güvenirse Allah ona yeter. Şüphesiz Allah dilediği şeyi sonuca ulaştırır. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.