 
                         
                        
	( 15 )   Hel etâke hadîsu mûsâ.	
	( 15 )   Musa'nın başından geçen olay sana geldi mi?	
		
	( 16 )   İz nâdâhu rabbuhu bil vâdil mukaddesi tuvâ.	
	( 16 )   Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitap etmişti:	
		
	( 17 )   İzhebe ilâ fir’avne innehu tagâ.	
	( 17 )   "Firavun'a git; doğrusu o azmıştır."	
		
	( 18 )   Fe kul hel leke ilâ en tezekkâ.	
	( 18 )   "Ona de ki: Arınmağa niyetin var mı?"	
		
	( 19 )   Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ.	
	( 19 )   "Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın."	
		
	( 20 )   Fe erâhul âyetel kuberâ.	
	( 20 )   Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.	
		
	( 21 )   Fe kezzebe ve asâ.	
	( 21 )   Ama Firavun yalanladı ve baş kaldırdı.	
		
	( 22 )   Summe edebera yes’â.	
	( 22 )   Geri dönüp yürüdü.	
		
	( 23 )   Fe haşera fe nâdâ.	
	( 23 )   Adamlarını toplayıp seslendi:	
		
	( 24 )   Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.	
	( 24 )   "Sizin en yüce rabbiniz benim" dedi.	
		
	( 25 )   Fe ehazehullâhu nekâlel âhirati vel ûlâ.	
	( 25 )   Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.	
		
	( 26 )   İnne fî zâlike le ibaraten li mey yahşâ.	
	( 26 )   Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.	
		
	( 27 )   E entum eşeddu halkan emis semâ, benâhâ.	
	( 28 )   Rafea semekehâ fe sevvâhâ.	
	( 27 - 28 )   Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.	
		
	( 29 )   Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ.	
	( 29 )   Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır.	
		
	( 30 )   Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.	
	( 30 )   Ardından yeri düzenlemiştir.	
		
	( 31 )   Ahrace minhâ mâehâ ve mer’âhâ.	
	( 31 )   Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir.	
		
	( 32 )   Vel cibâle ersâhâ.	
	( 32 )   Dağları yerleştirmiştir.	
		
	( 33 )   Metâan lekum ve li en‘âmikum.	
	( 33 )   Bunları sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için yapmıştır.	
		
	( 34 )   Fe izâ câetit tâmmetul kuberâ.	
	( 35 )   Yevme yetezekkerul insânu mâ seâ.	
	( 34 - 35 )   Güç yetirilemeyen en büyük baskın geldiği zaman, o gün, insan ne uğurda çalıştığını anlar.	
		
	( 36 )   Ve burrizetil cahîmu li mey yerâ.	
	( 36 )   Cehennem her bakanın göreceği şekilde gösterilir.	
		
	( 37 )   Fe emmâ men tagâ.	
	( 38 )   Ve âseral hayâted dunyâ.	
	( 39 )   Fe innel cahîme hiyel me’vâ.	
	( 37 - 39 )   İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.	
		
	( 40 )   Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.	
	( 41 )   Fe innel cennete hiyel me’vâ.	
	( 40 - 41 )   Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.	
		
	( 42 )   Yes’elûneke anis sâati eyyâne mursâhâ.	
	( 42 )   Senden kıyametin ne zaman gelip çatacağını sorarlar.	
		
	( 43 )   Fîme ente min zikrâhâ.	
	( 43 )   Nerde senden onu anlatması?	
		
	( 44 )   İlâ rabbike muntehâhâ.	
	( 44 )   Onun bilgisi Rabbine aittir.	
		
	( 45 )   İnnemâ ente munziru mey yahşâhâ.	
	( 45 )   Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın.	
		
	( 46 )   Ke ennehum yevme yeravnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.	
	( 46 )   Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.