76. İnsân ( Dehr ) Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْسَانِ ) Surah Al-Insaan
Kur’ân sayfa no : 577 - 579   Cüz : 29   Âyet sayısı : 31
Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy

  • 76. İnsân ( Dehr ) Sûresi ( سُورَةُ الْاِنْسَانِ ) Surah Al-Insaan

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 )   Hel etâ alâl insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ. ( 1 )   İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman geçmemiş midir? ( 2 )   İnnâ halaknâl insâne min nutafetin emşâcin nebtelîhi fe cealnâhu semîan basîrâ. ( 2 )   Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır. ( 3 )   İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiran ve immâ kefûran. ( 3 )   Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük. ( 4 )   İnnâ a’tednâ lil kâfirîne selâsile ve ağlâlen ve seîrâ. ( 4 )   Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık. ( 5 )   İnnel eberâra yeşrabûne min ke’sin kâne mizâcuhâ kâfûrâ. ( 5 )   Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler.
  • ( 6 )   Aynen yeşrabu bihâ ibâdullâhi yufeccirûnehâ tefcîrâ. ( 6 )   Bu ancak Allah'ın kullarının taşıra taşıra içebileceği bir pınardır. ( 7 )   Yûfûne bin nezri ve yehâfûne yevmen kâne şerruhu mustetîrâ. ( 7 )   Onlar verdikleri sözleri yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar. ( 8 )   Ve yuta’imûnet taâme alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ. ( 8 )   Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler. ( 9 )   İnnemâ nuta’imukum li vechillâhi lâ nurîdu minkum cezâen ve lâ şukûrâ. ( 9 )   "Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız" derler. ( 10 )   İnnâ nehâfu min rabbinâ yevmen abûsen kamtarîrâ. ( 10 )   "Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız" derler. ( 11 )   Fe vekâhumullâhu şerra zâlikel yevmi ve lakkâhum nadraten ve surûrâ. ( 11 )   Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir. ( 12 )   Ve cezâhum bimâ saberû cenneten ve harîrâ. ( 12 )   Sabırlarının karşılığı, cennet ve oradaki ipeklerdir. ( 13 )   Muttekiîne fîhâ alâl erâik, lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ. ( 13 )   Orada tahtlara yaslanırlar; orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler. ( 14 )   Ve dâniyeten aleyhim zilâluhâ ve zullilet kutûfuhâ tezlîlâ. ( 14 )   Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır. ( 15 )   Ve yutâfu aleyhim bi âniyetin min fiddatin ve ekvâbin kânet kavârîrâ. ( 15 )   Çevrelerinde gümüş kaplar ve billur kaseler dolaştırılır. ( 16 )   Kavârîra min fiddatin kadderûhâ takdîrâ. ( 16 )   Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar. ( 17 )   Ve yuskavne fîhâ ke’sen kâne mizâcuhâ zencebîlâ. ( 17 )   Orada, zencefil karışık bir tasla içirilirler. ( 18 )   Aynen fîhâ tusemmâ selsebîlâ. ( 18 )   O pınara "Selsebil" denir. ( 19 )   Ve yetûfu aleyhim vildânun muhalledûne, izâ raeytehum hasibtehum lu’luen mensûrâ. ( 19 )   Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır; onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın. ( 20 )   Ve izâ raeyte semme raeyte naîmen ve mulken kebîrâ. ( 20 )   Oranın neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün. ( 21 )   Âliyehum siyâbu sundusin hudrun ve isteberak ve hullû esâvira min fiddatin, ve sekâhum rabbuhum şarâben tahûrâ. ( 21 )   Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir Rableri onlara tertemiz içecekler içirir. ( 22 )   İnne hâzâ kâne lekum cezâen ve kâne sa’yukum meşkûrâ. ( 22 )   "İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer" denir. ( 23 )   İnnâ nahnu nezzelnâ aleykel kur’âne tenzîlâ. ( 23 )   Kuran'ı sana indiren şüphesiz Biziz. ( 24 )   Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tuti’ minhum âsimen ev kefûrâ. ( 24 )   Rabbinin hükmüne kadar sabret; onların günah işleyen ve inkarcı olanlarına uyma. ( 25 )   Vezkurisme rabbike bukraten ve asîlâ. ( 25 )   Rabbinin adını sabah akşam an.
  • ( 26 )   Ve minel leyli fescude lehu ve sebbihhu leylen tavîlâ. ( 26 )   Geceleyin O'na secde et; O'nu geceleri uzun uzun tesbih et. ( 27 )   İnne hâulâi yuhibbûnel âcilete ve yezerûne verâehum yevmen sekîlâ. ( 27 )   Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar. ( 28 )   Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrahum, ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehum tebedîlâ. ( 28 )   Onları yaratan, mafsallarını pekiştiren Biziz; dilersek onları benzerleri ile değiştiriveririz. ( 29 )   İnne hâzihî tezkirah, fe men şâettehaze ilâ rabbihî sebîlâ. ( 29 )   Bu sadece bir öğüttür; dileyen, Rabbine giden yolu tutar. ( 30 )   Ve mâ teşâûne illâ ey yeşâallâh, innallâhe kâne alîmen hakîmâ. ( 30 )   Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Doğrusu Allah, bilendir, Hakim'dir. ( 31 )   Yuduhilu mey yeşâu fî rahmetihî, vez zâlimîne eadde lehum azâben elîmâ. ( 31 )   Dilediğine rahmet eder. Zalimlere, işte onlara, can yakıcı bir azap hazırlamıştır.

Âyetleri daha iyi anlamak için ehl-i sünnet hocalarımızın tefsirini okumanız tavsiye edilir.