63. Münâfikûn Sûresi ( سُورَةُ الْمُنَافِقُونَ ) Surah Al-Munaafiqoon
Kur’ân sayfa no : 553 - 554   Cüz : 28   Âyet sayısı : 11
Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy
( Kur'ân Kârî’si, Hâfız, Vaiz, İmam ve Kıraât Alimi )

  • 63. Münâfikûn Sûresi ( سُورَةُ الْمُنَافِقُونَ ) Surah Al-Munaafiqoon

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) İzâ câekel munâfikûne kâlû neşhedu inneke le resûlullâh, vallâhu ya’lemu inneke le resûluhu, vallâhu yeşhedu innel munâfikîne le kâzibûn. ( 1 )   İkiyüzlüler sana gelince: "Senin şüphesiz Allah'ın Peygamberi olduğuna şehadet ederiz" derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu bilir; bunun yanında Allah, ikiyüzlülerin yalancı olduklarını da bilir. ( 2 ) İttehazû eymânehum cunneten fe saddû an sebîlillâh, innehum sâe mâ kânû ya’melûn. ( 2 )   Onlar, yeminlerini kalkan edinerek Allah'ın yolundan alıkoyarlar. İşledikleri işler gerçekten ne kötüdür! ( 3 ) Zâlike bi ennehum âmenû summe keferû fe tubia alâ kulûbihim fe hum lâ yefkahûn. ( 3 )   Bu, önce inanıp sonra inkar etmiş olmalarındandır. Bu yüzden kalbleri mühürlenmiştir; artık anlamazlar. ( 4 ) Ve izâ raeytehum tu’cibuke ecesâmuhum, ve in yekûlû tesma’ li kavlihim, ke ennehum huşubun musennedeh, yahsebûne kulle sayhatin aleyhim, humul aduvvu fahzerhum, kâtelehumullâh ennâ yu’fekûn. ( 4 )   Onlara baktığın zaman cüsseleri hoşuna gider; konuşurlarsa sözlerini dinlersin; tıpkı, sıralanmış kof kütük gibidirler; her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar; onlar düşmandır, onlardan çekin; Allah canlarını alsın, nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar.
  • ( 5 ) Ve izâ kîle lehum teâlev yestagfir lekum resûlullâhi levvev ruûsehum ve raeytehum yesuddûne ve hum mustekbirûn. ( 5 )   Onlara: "Gelin de Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin" dendiği zaman, başlarını çevirirler; büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün. ( 6 ) Sevâun aleyhim estagferte lehum em lem testagfir lehum, ley yagfirallâhu lehum, innallâhe lâ yehdîl kavmel fâsikîn. ( 6 )   Onlar için, bağışlanma dilesen de dilemesen de birdir; Allah onları bağışlamayacaktır. Doğrusu Allah, yoldan çıkmış milleti doğru yola eriştirmez. ( 7 ) Humullezîne yekûlûne lâ tunfikû alâ men inde resûlillâhi hattâ yenfaddû, ve lillâhi hazâinus semâvâti vel ardı ve lâkinnel munâfikîne lâ yefkahûn. ( 7 )   Bunlar: "Allah'ın Peygamberinin yanında bulunanlara bir şey vermeyin de dağılıp gitsinler" diyen kimselerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır, ama ikiyüzlüler bu gerçeği anlamazlar. ( 8 ) Yekûlûne le in raca’nâ ilâl medîneti le yuhricennel eazzu minhâl ezel, ve lillâhil izzetu ve li resûlihî ve lil mu’minîne ve lâkinnel munâfikîne lâ ya’lemûn. ( 8 )   "Eğer bu savaşdan Medine'ye dönersek, şerefli kimseler alçakları and olsun ki, oradan çıkaracaktır" diyorlardı. Oysa, şeref Allah'ın, Peygamberinin ve inananlarındır, ama ikiyüzlüler bu gerçeği bilmezler. ( 9 ) Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tulhikum emvâlukum ve lâ evlâdukum an zikrillâh, ve mey yef'al zâlike fe ulâike humul hâsirûn. ( 9 )   Ey inananlar! Sizi, mallarınız ve çocuklarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın; böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır. ( 10 ) 1Ve enfikû mimmâ razakanâkum min kabeli ey ye’tiye ehadekumul mevtu fe yekûle rabbi lev lâ ahhartenî ilâ ecelin karîbin fe assaddeka ve ekun mines sâlihîn. ( 10 )   Birine ölüm gelip de: "Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar ertelesen de, sadaka versem, iyilerden olsam" diyeceği zaman gelmezden önce, size verdiğimiz rızıklardan sarfedin. ( 11 ) Ve ley yuahhırallâhu nefsen izâ câe eceluhâ, vallâhu habîrun bi mâ ta’melûn. ( 11 )   Bir canın eceli gelip çatınca, Allah onu asla geri bırakmaz; Allah, işlediklerinizden haberdardır.