53. Necm Sûresi ( سُورَةُ النَّجْمِ ) Surah An-Najm
Kur’ân sayfa no : 525 - 527   Cüz : 27   Âyet sayısı : 62
Okuyan : Mishary bin Rashid Alafasy
( Kur'ân Kârî’si, Hâfız, Vaiz, İmam ve Kıraât Alimi )

  • 53. Necm Sûresi ( سُورَةُ النَّجْمِ ) Surah An-Najm

    Bismillâhir rahmânir rahîm
    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

    ( 1 ) Ven necemi izâ hevâ. ( 1 )   Batmakta olan yıldıza and olsun ki, ( 2 ) Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ. ( 2 )   Arkadaşınız (Muhammed) sapmamış ve azmamıştır. ( 3 ) Ve mâ yentıku anil hevâ. ( 3 )   O, kendiliğinden konuşmamaktadır. ( 4 ) İn huve illâ vahyun yûhâ. ( 4 )   Onun konuşması ancak, bildirilen bir vahy iledir. ( 5 ) Allemehu şedîdul kuvâ. ( 5 )   O’na çok şiddetli ve kudretli olan (Cebrail A.S) öğretti. ( 6 ) Zû mirratin, festevâ. ( 6 )   O (Cebrail A.S), kuvvet ve azamet sahibidir. Öylece istiva etti (yöneldi). ( 7 ) Ve huve bil ufukil a’lâ. ( 7 )   Ve o, ufkun en yüksek yerinde (gözüktü). ( 8 ) Summe denâ fe tedellâ. ( 8 )   Sonra yaklaşmış ve inmiştir. ( 9 ) Fe kâne kâbe kavseyni ev edenâ. ( 9 )   Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu. ( 10 ) Fe evhâ ilâ abedihî mâ evhâ. ( 10 )   Allah o anda kuluna vahyedeceğini etti. ( 11 ) Mâ kezebel fuâdu mâ raâ. ( 11 )   Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı. ( 12 ) E fe tumârûnehu alâ mâ yerâ. ( 12 )   Ey inkarcılar! Onun gördüğü şey hakkında kendisi ile tartışır mısınız? ( 13 ) Ve lekade raâhu nezleten uhrâ. ( 13 )   And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür. ( 14 ) İnde sideratil muntehâ. ( 14 )   And olsun ki o, Cebrail'i sınırın sonunda başka bir inişinde de görmüştür. ( 15 ) İndehâ cennetul me’vâ. ( 15 )   Orada Me'va cenneti vardır. ( 16 ) İz yagşes siderate mâ yagşâ. ( 16 )   Sidre'yi bürüyen bürüyordu. ( 17 ) Mâ zâgal basaru ve mâ tagâ. ( 17 )   Gözü oradan ne kaydı ve ne de onu aştı. ( 18 ) Lekade raâ min âyâti rabbihil kuberâ. ( 18 )   And olsun ki Rabbinin varlığının büyük delillerini gördü. ( 19 ) E fe raeytumul lâte vel uzzâ. ( 19 )   Siz, Lât ve Uzza’yı gördünüz mü? ( 20 ) Ve menâtes sâlisetel uhrâ. ( 20 )   Ve diğerini, üçüncüsü Menat’ı (gördünüz mü?) ( 21 ) E lekumuz zekeru ve lehul unsâ. ( 21 )   Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın mı? ( 22 ) Tilke izen kısmetun dîzâ. ( 22 )   Öyleyse bu haksız bir paylaşma; ( 23 ) İn hiye illâ esmâun semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ enzelallâhu bihâ min sultân(sultânin), in yettebiûne illâz zanne ve mâ tehvâl enfus, ve lekade câehum mir rabbihimul hudâ. ( 23 )   Bunlar sizin ve babalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onları destekleyen bir delil indirmemiştir. Onlar sadece sanıya ve canlarının istediğine uymaktadırlar. Oysa onlara Rablerinden and olsun ki doğruluk rehberi gelmiştir. ( 24 ) Em lil insâni mâ temennâ. ( 24 )   Yoksa, her umduğu şey insanın mıdır? ( 25 ) Fe lillâhil âhiratu vel ûlâ. ( 25 )   Hayatın ilki de sonu da Allah'ındır. ( 26 ) Ve kem min melekin fîs semâvâti lâ tugnî şefâatuhum şey’en illâ min ba’di ey ye’zenallâhu limey yeşâu ve yerdâ. ( 26 )   Allah, dilediğine ve hoşnut olduğuna izin vermedikçe, göklerde bulunan nice meleklerin şefaati bir şeye yaramaz.
  • ( 27 ) İnnellezîne lâ yuk’minûne bil âhirati le yusemmûnel melâikete tesmiyetel unsâ. ( 27 )   Doğrusu ahirete inanmayanlar, meleklere "dişi" adını takarlar. ( 28 ) Ve mâ lehum bihî min ilm, in yettebiûne illâz zann(zanne), ve innez zann lâ yugnî minel hakkı şey'â(şey’en). ( 28 )   Oysa onların bu hususta bir bilgileri yoktur, sadece sanıya uyarlar. Sanı ise şüphesiz gerçeği ifade etmez. ( 29 ) Fe a'rıd an men tevellâ an zikrinâ ve lem yuride illâl hayâted dunyâ. ( 29 )   Bizi anmaktan yüz çevirenlere ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlere aldırma. ( 30 ) Zâlike mebeleguhum minel ilm, inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bi menihtedâ. ( 30 )   Bu onların ulaştıkları bilginin seviyesini gösterir. Doğrusu Rabbin yolundan sapmış olanı pek iyi bilir, doğru yolda olanı da çok iyi bilir. ( 31 ) Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı li yeceziyellezîne esâû bimâ amilû ve yecezîyellezîne ahsenû bil husnâ. ( 31 )   Ve göklerde ve yerde olan şeyler Allah içindir. Kötülük yapanları, yaptıkları sebebiyle cezalandırsın ve ahsen davrananları daha güzeli ile mükâfatlandırsın diye. ( 32 ) Ellezîne yecetenibûne kebâiral ismi vel fevâhışe illâl lemem(lememe), inne rabbeke vâsiul mağfirah, huve a'lemu bikum iz enşeekum minel ardı ve iz entum ecinnetun fî butûni ummehâtikum, fe lâ tuzekkû enfusekum, huve a'lemu bi menittekâ. ( 32 )   Onlar ki, küçük günahlar hariç, büyük günahlardan ve fuhuştan içtinap ederler (sakınırlar). Muhakkak ki Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir. O, sizi topraktan yaratmıştı. Ve siz, annelerinizin karnında cenin idiniz. Öyleyse nefslerinizi temize çıkarmayın (nefslerinizi tezkiye ettiğinizi iddia etmeyin). O (Allah), kimin takva sahibi olduğunu daha iyi bilendir. ( 33 ) E fe raeytellezî tevellâ. ( 33 )   (Allah’tan) yüz çevireni gördün mü? ( 34 ) Ve a’tâ kalîlen ve ekdâ. ( 34 )   Ve o, pek az verdi, kalanını kesti (vazgeçti, vermedi). ( 35 ) E indehu ilmul gaybi fe huve yerâ. ( 35 )   Görülmeyenin ilmi yanında da o mu görüyor? ( 36 ) Em lem yunebbe’ bimâ fî suhufi mûsâ. ( 36 )   Yoksa Hz. Musa’nın sayfalarında olan şeylerden ona haber verilmedi mi? ( 37 ) Ve ibrâhîmellezî veffâ. ( 37 )   Ve Hz. İbrâhîm ki, o vefa etti (Allah’ın emirlerini ifa etti). ( 38 ) Ellâ teziru vâziratun vizra uhrâ. ( 38 )   Hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez; ( 39 ) Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ. ( 39 )   İnsan ancak çalıştığına erişir. ( 40 ) Ve enne sa’yehu sevfe yurâ. ( 40 )   Onun çalışması şüphesiz görülecektir. ( 41 ) Summe yucezâhul cezâel evfâ. ( 41 )   Sonra ona karşılığı eksiksiz verilecektir. ( 42 ) Ve enne ilâ rabbikel muntehâ. ( 42 )   Doğrusu son varış Rabbinedir. ( 43 ) Ve ennehu huve adhake ve ebekâ. ( 43 )   Doğrusu, güldüren de ağlatan da O'dur. ( 44 ) Ve ennehu huve emâte ve ahyâ. ( 44 )   Doğrusu dirilten de öldüren de O'dur.
  • ( 45 ) Ve ennehu halakaz zevceyniz zekere vel unsâ. ( 45 )   Ve muhakkak ki O, erkek ve dişi çiftler yarattı. ( 46 ) Min nutafetin izâ tumnâ. ( 46 )   Meni akıtıldığı zaman, bir nutfeden (bir damladan). ( 47 ) Ve enne aleyhin neş’etel uhrâ. ( 47 )   Doğrusu ölümden sonra tekrar dirilten de O'dur. ( 48 ) Ve ennehu huve agnâ ve akanâ. ( 48 )   Doğrusu zengin eden de varlıklı kılan da O'dur. ( 49 ) Ve ennehu huve rabbuş şı’râ. ( 49 )   Doğrusu Şira yıldızının Rabbi O'dur. ( 50 ) Ve ennehu ehleke âdenil ûlâ. ( 50 )   Ve muhakkak ki, evvelki Âd (halkını) helâk etti. ( 51 ) Ve semûde fe mâ ebekâ. ( 51 )   Ve Semud’u (da helâk etti). Böylece (onları) bâki kılmadı (geriye kimseyi bırakmadı). ( 52 ) Ve kavme nûhın min kabel, innehum kânû hum azleme ve atagâ. ( 52 )   Daha önce de Nuh milletini yok eden O'dur; çünkü onlar çok zalim ve pek taşkın kimselerdi. ( 53 ) Vel mu’tefikete ehvâ. ( 53 )   Ve alt üst edilen beldeyi, (Cebrail (A.S) göğe kaldırıp) yerin dibine geçirdi. ( 54 ) Fe gaşşâhâ mâ gaşşâ. ( 54 )   Artık onu (o kavmi) kaplayan (azap) kapladı ama ne kaplama! ( 55 ) Fe bi eyyi âlâ i rabbike tetemârâ. ( 55 )   Ey kişi! Rabbinin hangi nimetinden şüpheye düşersin? ( 56 ) Hâzâ nezîrun minen nuzuril ûlâ. ( 56 )   İşte ilk uyaranlar gibi bu da bir uyarandır. ( 57 ) Ezifetil âzifeh. ( 57 )   Kıyamet yaklaştıkça yaklaşmıştır. ( 58 ) Leyse lehâ min dûnillâhi kâşifeh. ( 58 )   Onu Allah'tan başka ortaya koyacak yoktur. ( 59 ) E fe min hâzâl hadîsi ta’cebûn(ta’cebûne). ( 59 )   Bu söze mi şaşıyorsunuz? ( 60 ) Ve tedhakûne ve lâ tebekûn(tebkûne). ( 60 )   Gülüyorsunuz... Ağlamıyorsunuz. ( 61 ) Ve entum sâmidûn(sâmidûne). ( 61 )   Habersiz oyalanmaktasınız. ( 62 ) Fescudû lillâhi va’abudû. (SECDE ÂYETİ) ( 62 )   Artık secdeye varın, Allah'a kulluk edin.